Mucize ve Endişe

321 26 13
                                    



"Evet işte burada kalacağız." Elimden geldiğince sesimi heyecanlı ve coşkulu tutmaya çalışmıştım ama tanrım burası tam bir harabeydi,tek elimle kafamı kaşıdım "Yani en azından çadırdan iyi ve rahat olacak."

"Ve sıcak." Kafamı bunu diyen Siriusa çevirdim ve güldüm "Merlin aşkına Sirius herkes ısı tılsımı yaptı kendisine,kendine bir tane yapmadığını söyleme."

"Ne?Hayır tabikide yaptım yani bunu hangi aptal unutur ki." Elbette Sirius bunu unutmuştu.

"Remus senin maaşını alamadım ama bitki bilim kısmında işe girmişsin anlaşılan,listede adını gördüm maaşını alabilirsin." kafasını sallayarak anladığını belirtti.

"Maaşı alırım ama burada kalmama gerek yok Tonks kendisine bir oda arkadaşı arıyordu.İstersen senin için sorabilirim birlikte kalabilirsiniz." Sona doğru yanakları kızarmıştı.

"Yarın onun yanına taşınırsın bu gün bizim yanımızda kalacağını haber ver,tepede dolunay olacak ve benim iksiri yetiştirecek zamanım yok biliyorsun bir aylık bir süreç."

  "İksirin uzun süre boyunca dolunaydan koruyacağını sanıyordum." James düşünceli bir sesle konuştu.

  "Korudu zaten James,aylardır baygınız."

"Doğru." Sona doğru sesi kısılmıştı.Bilincimiz kapalıyken olan şeylere alışamıyorduk.Özellikle Lily için durum çok zordu,bayılmadan önce sadece ufak bir bombe olan karnı şimdi kocamandı.

"Herkes odalara dağılsın,James senle Lily yedi numarada Remus,ben ve Siriusda sekiz numarada kalıyoruz,bir şey olursa duvara vurmanız bile yeter."

"Dinlenmem lazım." Lily esneyerek kapıyı açtı.

  "Görüşürüz." diyerek Jameste arkasından gitti.

Akşama doğru ben ve Lily dışında herkes Remus'a yardıma gitmişti,görünmezlik pelerini ile sınırdan çıktıklarına emindim.

Öğlen saatlerinde bir kazan almak için dışarıya çıkmıştım bu sırada gerekli legal olan malzemeleride toplamıştım Remusu olabildiğince tüylü sorunundan uzak tutmamız lazımdı.

Kafamı kazana eğmiş bir şekilde duruyordum,buhar kesildiği anda peri tozuyla öğütülmüş wolfsbane eklemeliydim.Bir süre sonra iksire eklenecek malzeme kalmayınca rahat bir nefes almıştım,bununla beraber öksürük krizine girmem bir olmuştu,oda iksirden dolayı iğrenç kokuyordu.

Burnumu tutmuş bir şekilde söylenirken acı dolu bir bağrış duymam ile yerimden sıçradım istemsizce "Siktir Lily!" diye bağırdım.Hızla yan daireye koşarken aklımdan binbir türlü düşünce geçiyordu.Sertçe kapıyı açıp odaya girdim.

"Frea!" Bir eliyle Karnını tutarken bir eliyle de bazaya tutunuyordu,canının acıdığı yüz ifadesinden bile belliydi.
Yerde olan ufak su damlalarına baktım.

"Pekala sakin ol halledeceğiz." Bana sinirle baktı.

"Frea Tanrı aşkına çocuk doğuruyorum!" Evet Lily bunu görebiliyorum...

Dikkatli bir şekilde yatağa yatmasını sağladım ardından telaşla merdivenlerden inip resepsiyona indim.

"Ebe,ebe lazım?"
Yaşını almış olan kambur hanım yüzüme şaşkınlıkla baktı.

"Doğu kampında bir patlama oldu duymadınız mı?Bütün şifacılar orada."
Zar zor bir şekilde doğrulup koridorda ilerlemeye başladı.Beynim durmuş bir şekilde kadını takip ediyordum.

Kambur hanım yaşlılığın verdiği güçsüzlükle elleri titrerken bir kapıya vurdu.

"Myrtle, Myrtle!" Tiz bir sesle bağırmıştı.

"Julya bu saatte ne demeye kapıma geliyorsun!" Aynı tizlikte bir ses içeriden bağırmıştı.Lily tüm bunlar olurken suyu gelmiş bir şekilde odasında yatıyordu.Tavana bakıp içimden sabır diledim.

"Myrtle o kemiklerini aç ve buraya gel koca karı!Birisi doğum yapıyor!" Adının Julya olduğunu öğrendiğim hancı kadının bu dediklerinden sonra kapı aniden açılmıştı.Bundan sonra olan her şey hızla gelişti.Elinden geldiğince hızla Lily'nin yattığı odaya çıkarttığım kadın etrafa emirler vermeye başladı.Adını hatırlamanın bile tüylerimi diken diken ettiği ve bir daha görmek istemediğim onca doğum sahnesini bana hatırlatacak onlarca malzemeyi odaya taşıdım.

Gün doğarken duyduğum bir ağlama sesinin bana bu kadar rahatlama vereceğini düşünmezdim ama o gün sesini duymamla rahat bir nefes almıştım.Ağlama sesini bastıran bir kapı sesi odaya ölüm sessizliği verdi,bu durumdayken böyle bir tasvir ne kadar doğru olur bilmiyorum Harry ama baban o gün sanki tüm kanı çekilmiş bir ölünün beyazlığında odaya girdi.

Remus amcan koltukta her yeri çizik içinde yüzünde tatlı bir tebessüm ile duruyordu,Sirius sana bir mucize gibi bakıyor ve kucağına almaya korkuyordu seni tutması bir kaç haftasını aldı,ah onu suçlayamam bende korkardım,tabi Myrtle seni aniden kucağıma atmasaydı buna zamanım olabilirdi.Duvara bakan kocaman açılmış gözler ve titreyen bir bedenle,elinde çocuk tutan beni görmesi o gün babana hiç iyi gelmemişti doğrusu.Kim ne derse desin o gün hepimize hem korku hemde büyük bir mutluluk vermiştin.Ah Lily,annen ise hala çığlık atıyordu,o gün hayatı boyunca ikinci bir doğum yapmayacağına emin olmuştum ama hayatın bize ne getireceğini bilemeyiz değil mi? Yanlış anlama acıdan dolayı çığlık atmıyordu gerekli tüm iksirleri almıştı,çığlık atması babanın bayılmasından dolayıydı.Bununla ne kadar dalga geçtiğimizi tahmin edemezsin.

Harry James Potter sen tam bir kargaşanın içine doğmuştun.Gecenin başında baban yanımızda olmasa bile,o muhteşem gün doğumuna doğru dünyaya geldiğin vakitte çoktan yanımıza varmıştı.Gözlerini annenden almıştın ve Tanrı şahidimdir ki doğduğun gün yüzünde olan o haylaz gülümseme kişiliğinin tamamen babandan geldiğini gösteriyordu.

Harry Potter/Bir dahi ve çapulcular|Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin