"Ben sana dokunmaya kıyamazken..."
Alevi apar topar bir şekilde hastaneye kaldırmışlardı. Hepimiz hastanenin bir köşesindeydik. Abim, Alevin annesi ile konuştuğunda kadın yıkılmıştı. Hastaneye gelip çığlıklarıyla yeri inletmişti. Hemşireler gelip sakinleştirici vererek hasta odalarından birine almışlardı. Balım ve Emir yanında kalıyordu. Mert ve Savaş sürekli yanıma geliyorlardı. Dinlememi istiyorlardı ama Alev gözlerini açana kadar bana uyumak haramdı.
Karşımdaydı ona sarılmamı tek bir şey engelliyordu o da bu lanet kalın cam!
Mert "Abi bulduk kırmızılıyı, hadi bak senin için oda ayırttık gel" dediğinde gözlerimi ondan çekmeden konuştum.
"Mert, git ve uyu. Ben hala sözümün arkasındayım. Alev uyanana kadar uyumayacağım" dedim yorgun bir sesle, hepimiz bitmiştik, tükenmiştik. Işığımı kaybettiğimi düşünürken Allah'ım onu bana geri vermişti. Zamanında yetişemedim sanmıştım. Kalbi atmadığında dünya benim için bitmişti. Eğer abim elimdekini görmeseydi ben hala salak gibi kalp masajı yapıyor olacaktım.
Mert omuzuma sıkıp yanımdan geçip gitmişti. Herkes dinlenirken ben karanlık hastane köşesinde kaybettiğim ışığımı koruyordum.
Onu tekrar benden almalarına bir daha izin vermeyeceğim. İkimizde yaşamamız gerek acıyı yaşadık. Solan yüzü, göz altları ağlamaktan kızarmıştı. Başını ve kolunu sarmışlardı. Şerefsizler bunun hesabını hepinizden teker teker soracağım! Önce o Demir denen şerefsizi bulacağım sonra Aleve her kim zarar vermişse onları inim, inim inleteceğim.
Ben sana dokunmaya kıyamazken, onlar senin nasıl canını yakabiliyor...
"Deli kanlı odanda değilsin" Doktorun sesini duyduğumda ona bakmayı bıraktım.
"Sevgilim uyanana kadar buradayım"
"Korkma, biz onu yedi yirmi dört izliyoruz." Dediğinde bakışlarım geri Alev'e kaydı.
"Olsun, o kameralara güvenmiyorum. Kendim kalırım sağ olun" dediğimde doktor omuzumu hafifçe sıktı.
"Sen bilirsin delikanlı" dedi ve yanımdan ayrılacağı sırada doktora seslendim.
"Acaba yanına gidebilir miyim?" dediğimde doktor durup bana baktı. İzin vermeyeceğini düşündüğümde başı ile onayladı.
"Normalde almam ama perişan olduğun belli oluyor. Alev kızımızla ilgilenen hemşirenin yanına git o seni hazırlasın" dediğinde gülerek başımı salladım.
"Teşekkür ederim" dedikten sonra Alevle ilgilenen hemşirenin yanına gittim. Az önce olanları anlattıktan sonra üstüme bir önlük, ve ayağım ile başıma galoş geçirmişlerdi.
"Yarım saatiniz var" dediğinde başımı bir kez daha salladım. Yarım saat yeterdi bile, kapı kilitli bir şekilde açıldıktan sonra koşarak yanına gittim. Yanında bulunan küçük koltuğa oturdum.
"Sevgilim, ben geldim. Seni buldum" diyerek elini sıkıca tutuyordum. Elleri çok soğuktu. Buz gibi...
"Çok özür dilerim" diyerek elimi saçlarına götürdüm. " Seni yalnız bırakmamam lazımdı, nasıl korktun, senin nasıl canını yaktılar" diyerek ellerini öptükten sonra alnın öptüm. O güzel kendine has kokusunu unutmamak için derin bir şekilde içime çektikten sonra geri yerime oturdum. Gözümden bir yaş süzülüp eline düştüğünde hemen sildim.
"Seni kaybettim sandım Alev, bir daha elini tutamayacağımı, sesini, yüzünü göremeyeceğim sandım. O silah sesini duyduğumda dünya benim için durdu... Eğer seni kaybetseydim ne yapacağımı çok iyi biliyordum... İki gün... Kırk sekiz saat, 172 800 saniye yaşamaz oldum. Uyuyamıyorum yanımda sen yoktun, kokunu alamıyorum. Herkes güzel kokuların çiçeklerde olduğunu söylerlerdi. Ama hepsi çok yanılıyor. Senin o güzel kokun çiçeklerden bin kat daha güzel... Uyuduğum zaman yanımda görürüm seni diyorum ama sadece acı çığlıklarını duyuyorum. Sen yokken Balım çok güzel bir şey söyledi. Ben senin için zararım Alev... Sana yaşatmadığım hiçbir şey kalmadı... Bir yanım senden uzaklaşmak seni korumak istiyor ama bunu yapmam. Seni bir kere bıraktım, ortadan yok oldum. Sana bir daha o acıyı yaşatamam... Ama yanımda durduğun her dakika sana zarar veriyorum" dediğimde parmaklarımda bir sıkma oluşmuştu. Gözlerim ellerimize gittiğinde Alev yavaş yavaş parmağımı sıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat 2 Uyanış
Teen FictionAlev Bursaya taşındığı gün yep yeni bir hayat beklerken, evren ona farklı bir hayat sunmuştu. Adımını ilk attığı an karanlık, ürkütücü bir çocukla tanıştı. Ateş Ozansoy... 🔥 Yaşamayacağı her acıyı tattı ve yaşadı. Hiç beklenmedik dostlar edinirken...