Serseri Çocuğun Serseri Prensesi

1.1K 73 8
                                    

"Ben her zaman beşinci sosyopattım..."

"Demirin parmağı var değil mi? Bu işin içinde?" dediğimde Ateş sadece başını sallamakla yetinmişti. Onca yaşadığım şeyler saçma ilaçlar yüzünden mi? Yaşadığım o acılar aklıma geldikçe dinen öfkem geri gün yüzüne çıkmaya başlıyordu. Sokak arası, evim, odam, kanlı bıçak, ve hastane odasında ki bütün halüsinasyonlar...

"Alev aklından ne geçiyor?" Oğuzun sesi ile düşüncelerimi kısa süreliğine kenara bırakıp ona döndüm. "Ateş mekanı Oğuz'a tarif et" dediğimde Ateş çatılı olan kaşlarını daha da çatmıştı.

"Saçmalama Alev, Oğuzu-"

"Tarif et!" diye daha fazla konuşmasını istemeyerek sözlerini yarıda kesmiştim. Ateş, gözlerime inanamayarak bakmaya başladığında umursamayarak başımı cama doğru çevirmiştim. Ateş yüzüme daha fazla bakmayarak önüne döndü ve Oğuz'a Demir'in olduğu mekanı tarih etmeye başlamıştı.

Ateş "Alev aklında neyi planlıyorsun?" dediğinde derin bir nefes almıştım. Bakışlarımı Ateş'e çevirdiğimde dikiz aynasından yüzüme bakıyordu. Lafını kesmem ve ona bağırmam biraz sinirlendirmiş gibi gözüküyordu. Bal rengi gözlerini kısarak aklımdan geçenleri anlamaya çalışır gibi bir hali vardı. Ama ne düşünüyorsa aklımdakini okuyamıyordu. Ve bu da onu sinirlendiriyordu.

"Gidince görürsün" diye sorusunu yanıtladığımda aynadan bakmayı bırakıp bana doğru dönmüştü. Gözlerimin içine dikkatli bir şekilde baktığında bal rengi gözleri koyulaşarak yüzünde tuhaf bir gülümseme oluşmuştu. "Görelim bakalım" diye aynı sesi tonumda takılarak önüne döndüğünde onun yüzünde olan gülümseme yüzüme sıçramıştı.

Ateş, Oğuza mekanı tarif etikten yarım saat sonra mekana gelebilmiştik. Oğuz arkasını dönerek "Ee geldik şimdi?" dediğinde gülerek arabadan inerek sorusunu cevapladım. Arabanın önüne gelerek kollarımı iki yana açtım. Oğuz ve Ateş birbirlerine baktıktan sonra bakışları bana döndü.

"Birilerine halüsinasyon göstererek zayıf noktalarını öğrenmeye ne dersiniz?" dediğimde Ateş kahkaha atarak arabadan indi. Oğuz hala arabanın içinde yüzüme bakıyordu. "Hadi ama abi, senin gibi oluyorum. Kardeşinin yeni halini görmeyecek misin?" dediğimde Oğuz sözlerime inanmayarak arabasından inip sırtını kapıya yaslanmıştı.

"Kardeşimin yeni halini görüyorum ama?" dedikten sonra Ateş'e bakmıştı. "Baş düşmanıma dönüşmesini de görüyorum" dediğinde Ateş gülerek elini belime dolamıştı.

Ateş "Aynı şekilde bende ona baktığımda baş düşmanımın kötü halini görüyorum" dedikten sonra bakışlarını kısa süre de bana çevirip geri Oğuza döndü. "Ah üstüne alınma, içimde ki kötü Ateş'ten bahsediyorum" dediğinde Oğuz yapmacık bir şekilde gülümsemişti. Onlar birbirlerine öldürücü bakışlarını atarken kendimi Ateş'in elinden kurtardım ve depoya doğru ilerlemeye başladım. Kapıları yüksek ve gürültülü bir şekilde açıldığında ilkte Rüzgar'ın adamları koşarak kapıya doğru gelmişlerdi. Ama beni gördüklerinde elinkileri saklamışlardı.

"Siz miydiniz yenge" diye aralarından birisi konuştuğunda söyledikleri kulağıma garip gelse de sadece gülümseyerek içeriye girmiştim. Ayak seslerim deponun içinde yankılanırken gözlerim Demir'i arıyordu.

"Vay vay vay minik bir sosyopat mı ne gelmiş buraya?"

Rüzgarın sesi deponun içinde yankılanırken olduğum yerde durdum ve sağıma sesin geldiği yöne doğru baktım. Aynı bıraktığım gibi koltuğuna oturmuş elinde ki dosyaları inceliyordu.

"Demir nerede?" dediğimde elinde ki kahveyi masasına bırakıp göz ucu ile yüzüme bakmıştı. Sonra geri elinde ki dosyaya dönmüştü.

"Öfkeni atmaya mı geldin?" dediğinde bıkmış bir şekilde nefesimi bırakarak masasına doğru yürüdüm. "Sayılır, şimdi nerede?" dediğimde arkama bakmıştı. Bakışlarımı arkama çevirdiğimde Savaş ve Mert sürükleyerek olduğum yere doğru getiriyorlardı. Ben gittikten sonra onu daha da hırpalanmışlardı.

Takıntılı Sosyopat 2 UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin