Evimiz

996 57 30
                                    

“Bazen klasikler hayatı güzelleştirir...”

“İşte geldik.” Diyerek arabadan indiğinde aynada kendime son kez baktım. Ne yapıyorum ben ya? Çantamı araba da bırakarak arabadan inmiştim.

Ateş “ Benim taktiğimi kullanarak yarışı aldın.” Diye dalga geçtiğinde Emir ve Savaş gülüyordu.

Emir “Ee seni anca kendi taktiklerinle vurursak yeneriz Ateş Bey” dediğinde Ateş gülerek söylediklerini onaylamıştı.
Mert “Ne duruyoruz. Artık eve girebilir miyiz?” dediğinde herkes Savaş’a bakıyordu.

Ateş “Savaşçım anahtarları alabilir miyim?” dediğinde bakışları bana da kayıyordu. Ne oluyordu bu gece? Savaş bana baktıktan sonra cebinden yüzük kutusunu çıkartıp uzattı.

“Ama o yüzük kutusu?” dediğimde hepsi gülmeye başladı.

Savaş “Yanlış düşündürmeyi başarmışız.” Dediğinde kafam karışmış gibi onlara baktım.

“Ne oluyor?” dediğimde Ateş gülerek yanıma geldi ve elimi tutarak büyük taşlardan eve doğru giden taşların üstüne yürütmeye başlamıştı.

Siyah kapının önüne geldiğimizde yüzük kutusunun içinden yüzükleri çıkartıp bir tanesini elime verdi.

“Şimdi bana kızabilirsin ama herkesin bunu düşünmesini istedim. Buraya gelirken aklında sana evlenme teklifi edeceğimi düşünüyordun. Onun içinde Oğuza haber verdin. Gerçi yüzükleri görene kadar böyle bir düşüncen yoktu. Ama bilerek senin ve diğerlerinin böyle düşünmesini istedim. Şuan baban bizi evli sanacak ama evli olmayacağız ve bu yüzükler de evimizin akıllı anahtarlarından sürpriz.” Dediğinde şok geçirir gibi ona bakıyordum.

Emir “Ve aranan o yüz ifadesini yakaladık!” diye flaş patladığında onlara bakmıştım. Gülerek elinde ki telefonla bize bakıyorlardı.

Hiçbir şekilde konuşamıyordum sanki lal olmuştum. Ne diyeceğimi, kelimeleri hatta konuşmayı unutmuş gibiydim.

Mert “Ama ben dedim aniden öyle söylerse kız şoka girer demiştim. Bakın görün Alev şuan araba farı görmüş tavşan gibi bakıyor.” Dediğinde Savaş gülerek “Ama böyle bir şey beklemiyordu.” Diyerek cümlesini tamamlamıştı.

“Birisi bana burada neler döndüğünü anlatabilir mi?” dediğimde Balım gülerek yanıma geldi.

“Bence içeriye geçelim. Ateş her şeyi düzgün bir şekilde anlatsın.” Dediğinde Ateş “Balım haklı, hadi evimizin anahtarlarını kullanarak eve ilk sen gir.” Dediğinde ev konusunda ciddi olduğunu anlamıştım.
Ateş kendi elinde ki yüzüğü sağa doğru bükerek ince bir çubuk haline getirmişti. Kare şeklinde ki anahtar deliğine yerleştirdikten sonra bir ses gelmişti. Elimde ki yüzüğü aynı onun gibi çevirdiğimde isimlerimizin alt alta yazıldığını görmüştüm.

Ateş “Buyurun küçük bela, evinizin kapısı açılmıştır.” Dediğinde adımlarımı harekete geçirmiştim. Adımımı attığım an duvarda bulunan lambalar sırayla aktif edilmişti. Ev siyah tonları ile dizayn edilmişti. Sadece birkaç yerlerde beyaz ve gri tonları kullanılmıştı. Belim de hissettiğim ellerle salona doğru yürütülmeye zorlanmıştım.
Salona girdiğimde mutfak ile bağlantılı olduğunu görmüştüm. Koltuklar gri ve duvarlar mat siyahtı. Koltukların üstünde ki yastıklar beyazdan siyaha doğru ton, ton ayarlanmıştı. Bakışlarım Ateş’e kaydığında gülümseyerek yüzüme bakıyordu.

“Evlenme teklifini aklımdan geçirdim. Ama bu babanı engellemezdi. Ve bunun içinde daha çok erkendi. Ben kendimi hazır hissetsem sen hissetmeyecektin ve seni böyle bir yükün altına atamazdım. Bende biraz düşündüm…” diyerek elinden tutarak beni koltukların yanına götürmüştü.

Takıntılı Sosyopat 2 UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin