Ateşle ağır adımlara piste geldiğimizde elimi kaldırıp omzuna koydum. Aramızda ufak bir mesafe bırakmak istesem de Ateş belimde ki elini daha sıkarak beni kendine çekmişti.
"Böyle daha iyi," dediğinde ağzımdan bir kıkırtı kaçmıştı. Yavaş yavaş kendi etrafımızda dönerek dans ederken etrafa bakıyordum. Hala Cemre ve Asudenin şokunu üstümden atlatamamıştım.
Ateş ani bir şekilde beni çevresinde döndürdüğünde sıçramıştım. Ama Ateş bu halinden baya bir etkileniyordu. "Sevgiline bakmak yerine neden gözlerini başka insanlara çeviriyorsun?" dediğinde şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı.
"Başka insanlara bakmıyorum ki sevgilim, Cemre ve Asudeye bakıyordum."
"Tamam, onlar insan değil mi?" dediğinde gülerek omzunda olan elimi sıkıp Ateş'in omzuna vurmuştum.
"Ah!" diye inleyerek benden bir adım uzaklaşmıştı. Omzunu tuttuğunda canını acıttığımı anlamıştım. Ama canını acıtmak istememiştim ki, "Ateş özür dilerim." Diye yanına gideceğim sırada o gülerek iki elini de belime kenetleyerek beni bedenine hapsetmişti.
"Özrünüzü bir öpücük ile affedebilirim leydim." Dediğinde gülerek bir kere daha vurdum.
"Ah ama bu iki oldu!" dediğinde bir kere daha vurdum.
"Al bu da üç oldu, ne yapacaksın?" diye meydan okur tarzda konuştuğumda Ateş gözlerini kısarak ölümcül bir şekilde bakıyordu. Bal rengi gözlerine renkli ışıklar vurduğunda o yaramaz küçük çocuğu gözlerinde okuyabiliyordum.
"Ne yapabileceğimi en iyi sen bilirsin Alev Hanım." Dediğinde elinden kurtulmaya çalıştım ama çok sıkı tutuyordu. Elinden kurtulmaya çalışacağım sırada aniden dudaklarını dudaklarıma yapıştırması bir olmuştu. İlkte olayın şokundan dona kalsam da sonra ellerimi boynuna daha sıkı bir şekilde dolabım. Nefessiz kaldığımızı anladığımız zaman ikimizde birbirimize uzaklaşmıştık. Nefeslerimiz birbirimize karışırken alınlarımız birbirine değiyordu.
"Sen her dakika öpmek istiyorum."
"Ama... Ama bunu yapamazsın." Dediğimde güldü. "Yapabileceklerimi küçümseme bela topu."
"Ne küçümsemesi, çok ayıp AaAaAa." Dediğimde bir kez daha dudaklarımı öpüp uzaklaştı.
"Ateş!" diye uyarılı ses tonumu takındığımda beni takmadan gülmeye devam ediyordu. Tekrar beni etrafında bir tur çevirip belimi sıkarcasına kendine çekmişti.
"Bu hayatta tek yapamadığım şey seni içime saklamak," diye kulağıma doğru fısıldarcasına konuştuğunda gülerek dudaklarımı boynuna çevirip küçük bir buse bıraktım.
Ateşten tuhaf bir hırıltılı ses çıktığında ona baktım. "Bunu bir daha yapma." Diye uyardığına inadına bir kez daha yaptım.
"Alev!" diye can çekişen bir ses çıktığına korkarak geriledim. Gözlerini kapatmıştı ve öylece dans ediyorduk. Bal rengi gözlerini yavaşça açtığında koyu kahverengiye döndüğünü fark etmiştim. "Lütfen yapma." Dediğinde çenemi hafif kaldırarak "Yalvar Takıntılı Sosyopat!" Diye tekrar aynı yeri öpmüştüm. Aramızda bir santimlik yeri kapatıp kafasını boynuma gömmüştü. Dudaklarını boynumda hissettiğim an o zamana gitmiştim. Ama bu sefer içimde öyle korku oluşmamıştı. Farklı bir his oluşmuştu. Tüy gibi hafif dudakları boynumda gezerken kulağıma doğru yaklaşıp "Ben yalvarmam, yalvartırım bela topu!" dediğinde ensemden aşağı soğuk bir ürperti inse de geri çekilmeyecektim!
Ateş boynumdan uzaklaşıp tekrar dudaklarıma kapanacağı sırada ellerinden kurtulup yüzüne baktım.
"Yalvaracağın günü sabırsızlıkla bekliyorum beyefendi." Diye yanından ayrılıp masaya geçtiğimde arkamda kalan Ateş'e baktım. Gülerek elini ensesine atmıştı ve yanıma geliyordu. Mekânda yavaş şarkı kendini hareketli şarkılara bırakırken soğuk içeceğimden büyük yudumlar alıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat 2 Uyanış
Teen FictionAlev Bursaya taşındığı gün yep yeni bir hayat beklerken, evren ona farklı bir hayat sunmuştu. Adımını ilk attığı an karanlık, ürkütücü bir çocukla tanıştı. Ateş Ozansoy... 🔥 Yaşamayacağı her acıyı tattı ve yaşadı. Hiç beklenmedik dostlar edinirken...