Ateş'ten
Seni buradan çıkartacağım söz veriyorum. Seni burada bırakmayacağım!
Alevin sesi zihnimin en derinine kadar hücum etmişti. Uyumaya çalışıyordum, uyuyamıyordum. Gözlerinde ki çaresizlik kalbimi parçalıyordu. Ama başka çarem yok. Onu korumaya çalışırken kardeşlerimi koruyamıyordum. Kardeşlerimi korumaya çalıştığımda onu koruyamıyordum.
O şeref yoksununa boğun eğmek istemiyordum ama yapacak hiçbir şeyim kalmamıştı. Eğer Alevden uzak durup bu kodesin içinde kalırsam hem kardeşlerim hem de sevdiğim kadın güvende olacaktı. Onun yanında olmasam bile gözüm arkada kalmayacaktı. Kardeşlerim ona sahip çıkacaktı. Oğuz onu koruyacağını biliyorum.
Çok özür dilerim sevgilim ama gücüm kalmadı.
Gözlerim dolmaya başladığında hızla kırpıştırdım. Ama o çaresiz dağılmış hali gözlerimin önünden gitmiyordu. Güçlü olması gerekti. Ve öyle de davranıyordu ama güçlü durmaya çalışırken birisine de tutunmaya çalışıyordu. Ama tutunacağı dal ben olamazdım. Ben zaten kırılmıştım. Her an düşecek gibiyim.
"Ateş Ozansoy?"
Polislerden birisinin sesini duyduğumda tavana bakmayı bırakıp sol gözümden akan yaşı hızla sildim. Demir parmaklıkların yanına doğru ilerlerken "O gelmişse geri gönderin." Diyebilmiştim.
Polis başını iki yana sallayarak belinde ki anahtarları çıkarttı. "Hayır, ama sen ona gidiyorsun." Diyerek kilidi açtığında kaşlarımı hafifçe çatıp polise baktım. Ona gitmek?
"Hayır, ben burada duracağım." Dediğimde güldü.
"Sanırım çok sevdin gerçi senin gibilerin evi burası ama hadi çık, uyuşturucular sana ait değil." Dediğinde başımı iki yana salladım. Neler oluyordu? Benim buradan çıkmamam lazımdı. Kızından uzak durmam için beni buraya attırdığı gibi şimdi de çıkartıyor mu?
"O uyuşturucular bana ait, bakın itiraf da ettim." Diye konuşurken polis gülerek kollarımı tuttuğu gibi beni oradan çıkartmıştı.
"Bir gün durdun sadece kafayı ne hızlı sıyırdın." Diye dalgayı vurarak beni nezarethaneden çıkartmıştı. Oradan çıktığımda Mert ve abim beni karşılamıştı. Anlamsızca onlara bakıyordum. Ve neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum.
Mert "Sonunda çıktın. Bir an hastaneyi benimsediğin gibi orada da benimsediğini düşündüm kardeşim." Diyerek sarıldığında bakışlarım abime kaymıştı. Oda çok mutluydu. Karakolu göz ucuyla baktığımda hiç kimsenin olmadığını görmüştüm. Alevin evde olduğunu biliyordum. Oğuzla plan yaparak onu eve bırakmışlardı. Peki Balım, Emir, Savaş neredeydi?
Mert benden ayrıldığında bakışlarım ikisi arasında mekik okudu.
"Neler dönüyor?" diye sert bir şekilde sorduğumda abim gülerek elini koluma attı.
"İçeriden çıktı. Bir şey dönmüyor. Arkadaşımla konuştum." Dediğinde başımı iki yana salladım.
"Neden bunu yaptın! Ben bilmiyor muyum? İçeriden çıkmayı, bilerek içeride duruyordum. Onlara zarar gelmesin diye!" dediğimde abim omzumu hafifçe sıktı.
"Öncelikle ses tonuna dikkat et Ateş."
"Başlarım ses tonuma! Kardeşlerimi, sevgilimi korumak için yaptım bunu!"
"Sevgilim dedin kız senin felaketin oldu!"
"O değil! Sen benim felaketim oldun! Beni o işlere bulaştırarak beni böyle yaptın!" diyerek elinden kurtulduğumda bakışlarım Mert'e kaymıştı. Korkmuş bir şekilde ikimize bakıyordu. Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat 2 Uyanış
Teen FictionAlev Bursaya taşındığı gün yep yeni bir hayat beklerken, evren ona farklı bir hayat sunmuştu. Adımını ilk attığı an karanlık, ürkütücü bir çocukla tanıştı. Ateş Ozansoy... 🔥 Yaşamayacağı her acıyı tattı ve yaşadı. Hiç beklenmedik dostlar edinirken...