Sorum karşısında hepsi susarak yüzüme bakıyorlardı. Oğuz ayağa kalkıp yanıma geldiğinde dolan gözlerle ona bakıyordum.
"Yanlış duyduğumu söyle bana abi, lütfen bana yanlış duydun başka birinden bahsediyoruz deyin." Dedikten sonra onlara baktım. Ulaş bakışlarını kaçırıp ensesini kaşırken Doruğa bakmıştım. Bana bakmıyordu.
Bakışlarımı geri Oğuza çevirdiğimde elini yüzüme koyarak akan gözyaşlarımı sildi.
"Doğru duydun Alev." Dediğinde dünyam sarsılmıştı. Doğru olmaması hatta bana kızıp neden burada bizi dinledin demesini bekledim. Ama yapmadı. Aksine duyduklarımın doğru olduğunu söyledi.
Bu olamazdı, babam bu kadar kötü olamazdı. Bu adam neden daha fazla kötüleşemez, gözümden bu kadar düşemez derken, neden bir tekme daha atarak daha da kötüleşirim diyordu!
Ağlayarak Oğuza bunların olamayacağını, yanlış bir şey olduğunu açıklamaya çalışıyordum. Ama sözlerimin kifayetsiz olduğunu biliyordum. Oğuz zor güç beni koltuğa oturup elime su bardağını tutuşturmuştu.
"Abicim biraz daha sakinleştin mi?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım.
"Bunca zaman Ateş'in yanındaydım. O acıyı gözlerimle gördüm. Annesine feryatlarını, ölmek için ettiği duaları duydum abi! Babasına yalvarışlarını, o evde kaldığım zaman ağlama seslerini benden başka hiç kimse duymamıştı. Hep annesine seslenerek gününü anlatıyordu. Geri dönmeleri için ettiği feryatları... Şimdi bana diyorsun ki bunların, Ateş'in böyle iğrenç bir hayatı yaşamasının tek suçlusu babamız. " dediğimde sözlerimi tek tek dinledi. Sustu, bakışlarım diğerlerine kaydığında onlarda susuyordu. Ateş'e düşman olsalar da şuan nasıl olduysa bir arada oluyorlardı. Ve arkalarını kolluyorlardı.
Doruk "Alev içinde bulunduğun durum berbat hatta boktan bir durum ama şuan babanın-" dediğinde sinirle ayağa kalktım.
"O adam babam değil! Bir daha o adama baban yada babanız derseniz çok kötü olur! Anlıyor musunuz!" diye bağırdığımda hepsi başını sallamıştı.
"Abi aklım almıyor. Amacı neydi? Ona bu acıyı yaşatacak kadar gözünü ne döndürmüş olabilirdi!" diyerek akan gözyaşlarımı silerken Oğuz başını önüne eğerek "Sadece mahkemeyi kazanmaktı." Demişti.
Sinirden ve üzüntüden dolan gözlerimi ona çevirdim. "Mahkeme! Sırf o mahkemeyi kazanmak için Ateş'in ailesini dağıttı öyle mi?" dediğimde Ulaş başını sallamıştı. Burnumu çekerek derin, derin nefes alıyordum.
"Ateş sende annemin kokusu var dedi. Annesinin kokusunu bende buldu, ama o babam olacak adam annesini ondan uzaklaştırdı! Ateş ailesini öldüren kişinin kızını seviyor! Bu... Bu çok-" ağlamaktan cümlelerimi bir araya getiremiyordum. Ailesini parçalayan benim ailemdi! Ateş'i annesine muhtaç bırakan benim babamdı!
Oğuz " Alevim, canım kardeşim beni dinler misin?" diye kollarımı tutup beni geri yerime oturttuğunda ona bakmıyordum. Deli gibi Ateş'in o acılı çığlıklarını hatırlıyordum.
Doruk "Bunu Ateş bilmeyecek," dediğinde zihnimde dolaşan acı çığlıkları susturup ona baktım.
"Ne demek bilmeyecek Doruk! Ailesinin katili benim babam! Bunu bilmesi gerek!" dediğimde Oğuz çenemden tutup ona bakmamı sağladı. Mavi gözlerinde ilk tanıştığımız soğukluğu gördüğümde kaşlarımı çatmıştım.
"Bilmeyecek Alev, öğrendiği an onu öldürmeye gidecek. İlkte sorgulayacak çünkü Rüzgâr katilleri bulup öldürdüğünü sanıyor. Hatta Ateş'e öldürttü onları, şimdi bunu öğrendiğinde ne durumda olur? Acıları tekrar gün yüzüne çıkmayacak mı? Hadi acılarını geçtim. O öfke ile nasıl birisine dönüşeceğini hiç birimiz bilmiyoruz. O korktuğun Ateş'i düşün sen ve biz sadece o kadarını biliyoruz. Onun ilerisini sadece Rüzgâr ve Emir biliyor ki gördüler, Levent'i öğrendiğinde sana aynı mı davranır? Katilinin kızı ile birlikte ya se-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat 2 Uyanış
Genç KurguAlev Bursaya taşındığı gün yep yeni bir hayat beklerken, evren ona farklı bir hayat sunmuştu. Adımını ilk attığı an karanlık, ürkütücü bir çocukla tanıştı. Ateş Ozansoy... 🔥 Yaşamayacağı her acıyı tattı ve yaşadı. Hiç beklenmedik dostlar edinirken...