Ateşten
"Alev!" diye bağırarak sarsıyordum ama cansız bir şekilde kollarımdaydı. Ne kadar adını söylesem de gözlerini açmıyordu, nefes alışverişleri azalıyordu. "Hayır, sevgilim dayan! Sakın uyuma!" diye bağırıyordum ama beni duymuyordu.
Ellerinin titriyordu, üşüyordu. Kafamı kaldırıp bizimkilere baktım. "Siktiğimin ambulansı nerede kaldı!" diye bağırdığımda Emir bir şey söylemeden telefonunu geri tuşlamaya başladı.
"Seni bir kez daha kaybetmeyeceğim Alev duyuyor musun beni?" dediğimde elimi tutan eli hafif sıkılaştığında çaresiz bakışlarım ona dönmüştü. Duyuyordu.
Sokağı inleten ambulans sesi kulağıma daha yeni dolmuştu. Kalabalığın arasından geçerek Alevi kollarımdan çekip almıştı. İnleme sesi duyduğumda yerimden kalkarak "Canını yakıyorsunuz!" diye bağırıp peşlerinden gideceğim sırada güçlü kolların beni tutması bir olmuştu.
"Ateş!"
"Ateş dur!"
Savaşların sesi kulağıma dolsa da ellerinden kurtulmaya çalışıyordum. "Bırakın abi peşinden gideceğim! Onu yalnız bırakamam!" diye bağırdığımda birisi beni kendine çevirip yüzüme sertçe tokat atmıştı.
"Kendine gel!" diyerek beni yerimde sarsmıştı. Bakışım ona kaydığında " Kendine gel Ateş." Dediğinde ellerimin ve ayaklarımın ilk kez titrediğini fark etmiştim. Ayakta zor duruyordum. Yer sanki ayaklarımın altından kayarken Savaşların sesi gittikçe azalıyordu.
🍯☠🔥🔪
Karanlığımın içinde bir sürü sesi duyuyordum ama gerçekliğe dönemiyordum. Ne oluyordu? Zihnimde fırtınalar kopuyordu.
Karanlık tozlu dumanlar gözümün önünden yok olmaya başlamıştı. Netliği kavuşturmakta zorlanıyordum. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtıktan sonra etrafıma dikkatli bir şekilde bakmaya başladım. Bir odaydım. Neler olduğunu hatırlamaya çalıştığımda dolan gözlerle yerimden kalktım.
Kalkmam ile başımda şiddetli bir ağrının oluşması bir olmuştu. Geri yatağın üstüne oturdum ve ağrının geçmesini bekledim. Geçtiğini anladığımda gözlerimi tekrar açtım ve bir hışımla olduğum odadan dışarıya çıktım.
Mert "Uyandı abi!" diye sesini duyduğumda Mert ve abim koşarak yanıma gelmişlerdi. Onları es geçerek onu aradım. Ama yoktu.
"O nerede?" dediğimde hepsi susmuştu. "Susmayın!" diye bağırdığımda arkamdan adım sesleri duymaya başladım. Sırtım sert bir şekilde duvara çarptığında ne olduğunu ilkte anlamasam da sonradan anlamıştım.
"Senin yüzünden kardeşim şuan ameliyathane de!"
"Oğuz onun suçu yok." Diye Mert, Oğuzu üstümden çekip almıştı.
"Suçu mu yok? Emin misin Mert?" diyerek bir hışımla elinden kurtuldu. Öldürücü bakışlarını üzerimde çevirerek "Senin eserin Ateş Ozansoy! Yine yaktın geçtin bak! Sevdiğin kadını da yaktın lan!" diye bağırdığında yumruğumu sıkmaya başlamıştım. Ona cevap veremiyordum çünkü haklıydı.
"Ne oldu? Cevap mı veremiyorsun?" dediğince sesimi çıkartmadan yanından geçip gittim. Savaşların olduğu kalabalığı gördüğümde koşarak yanlarına gittim. Asude ve Cemre bir köşedeydi. Emir Balımı sakinleştiriyordu. Savaşsa donuk bakışlarını ameliyathane kapısına çevirmişti ve öylece bakıyordu.
"Durumu ne?" diye sesimi bulduğumda Savaş bakışlarını bana çevirmeden "Stabil. Doktorlar 2 saattir içeride, ne giren nede çıkan birisi yok. "dedikten sonra titrek bir şekilde nefesini bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntılı Sosyopat 2 Uyanış
Teen FictionAlev Bursaya taşındığı gün yep yeni bir hayat beklerken, evren ona farklı bir hayat sunmuştu. Adımını ilk attığı an karanlık, ürkütücü bir çocukla tanıştı. Ateş Ozansoy... 🔥 Yaşamayacağı her acıyı tattı ve yaşadı. Hiç beklenmedik dostlar edinirken...