4.5

441 65 133
                                    

İYİ OKUMALAR MELEĞİM 💞

Elimdeki kalemi bir köşeye bırakırken arkamda uyuyan prenslere ve bugün aramıza katılan prenseslere baktım. Bir odada 21 kişi yatıyorlardı ve şu an nefes alsam birini rahatsız edecek durumdaydım.

"Meşguliyetiniz bitti mi kraliçem?"

Tae kafasını pencereden içeri uzatırken bana gülümsedi. Ona kafamı salladım ve geceliğimin ucunu elime alarak masadan kalkıp pencereye ulaştım. Ben pencereden çıkarken Tae de bana yardım etmişti. Sonunda ormanlık arazinin oraya vardık.

Tae hemen bir taşın üstüne oturdu. Bende onun yanında yerimi aldım.
Ji An'ın söylediği şeyler aklımdan çıkmıyordu. Tae'nin iyileşmesi için üstün bir sevgi göstermeliydim ama bu zamana kadar bu kadar çok sevmemiş ya da sevilmemiştim. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

"Bu aralar fazla düşüncelisiniz"

Tae başını omzuma koydu. İkimizde az ötedeki nehre bakıyorduk.

"Sadece aynı anda bir sürü şeye yetişmeye çalışıyorum"

Tae kıkırdadı.

"Doğru. Teorik olarak 21 tane çocuk, üç tane kral ve iki tane prensese sahipsin. Başın epey kalabalık olmalı"

Buna gülümsedim. O da benim gülümsememe baktı. O kadar uzun süre dudaklarıma baktı ki amansızca beni öpmesini beklemiştim. Sonunda bir şey demek için ağzıma açtı.

"Öyle güzel ki yüzün. O kadar eşsizsin ki"

Utanarak yeniden nehre döndüm. Tae çenemden tuttu ve ona doğru çevirdi yüzümü. Dudakları dudaklarıma değdi. Bedenimi kendisine doğru çekti. Uzun parmakları bel hizamda daireler çizdi. Nefessiz kalıncaya kadar beni öpmeye devam etti.

Sonunda aramıza mesafe koydu ve ikimizde bu sayede nefes aldık.

"Seni hakedecek ne yaptım bilmiyorum ama"

Elleri yüzüme düşen saçları geriye itti. Parmağı bu sefer yüzümde dailere çizdi. İkimizde ay ışığında yüzlerimize bakıyorduk. Gülümseyerek dudaklarımı izledi. Bende onun gülümsemesini izledim.

"Wook!"

Bir anda karanlığın arasından gelen sesle yerimden sıçradım. Chae bizi görmemiş olacak ki söylene söylene nehre doğru ilerledi.

"İki dakika şey olsun dedim onda da düşecek zamanımı buldun?! Wook!"

Ben şokla Tae'ye döndüm. Tae yavaşça beni ayağa kaldırdı.

"Galiba iki aşığı bu ay ışığında yalnız bırakmalıyız"

Sesi o kadar sevecen çıkmış ki ona gülümsedim. Chae yeniden ormana doğru döndü.

"Wook! Ay Tanrım yoksa düşüp kafasını falan mı vurdu?"

Chae arkasına döndüğünde ikimizi gördü. Ağzı şokla açıldı. Ben tek kaşımı kaldırmış ona bakıyordum. O da kızararak ensesini kaşıdı.

"Ah kralım ve kraliçem"

Önümüzde eğildi.

"Ne yapıyorsun burada?"

Sözlerimle  daha da utanarak nehre döndü.

"Şey yapıyorum. Şey. Ah. Evet. Kralım için bitki topluyorum."

Kafamı salladım. Ben ellerim önümde bağlı şekilde ona bakıyordum. Tae ise arkamda durmuş Chae'ye gülümsüyordu.

"Öyle mi? Saat epey geç oldu sanki prensesim"

𝙶ü𝚕 𝚅𝚎  𝙿𝚛𝚎𝚗𝚜  *𝐤𝐢𝐦 𝐭𝐚𝐞𝐡𝐲𝐮𝐧𝐠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin