5.2 final

403 40 50
                                    

final, iyi okumalar güzelim <3

Genç kızların evlilikten beklediği bir çok şey vardır. Sevecen ve seni seven bir eş, belki de sadece yakışıklı bir dük... Bazı kızlarsa her şeyin üstünde maddiyatı tutar ve kendilerinden çok yaşlı kral veya düklerle evlenirler. Bense ilk iki seçeneğe sahip biriyle evlendiğimi düşünüyordum. Ta ki düğün günümün gecesinde boğazımda bıçakla uyanana kadar... 

Tae bıçağı boğazıma biraz daha bastırırken nefes almaya çalıştım. Ellerim üzerimdeki ipek yorganı sıkıyordu. 

"Tae..." Nefesim kesilerek konuştum. Tae gülümsedi. Kafasını yüzüme yaklaştırdı. 

"Seni öldürmek istiyorum!"

Sesi çok yüksekti ve kafasını arkaya atıp dudağını yaladı. Onun bu halini fırsata çevirerek dirseğimle eline vurdum. Bıçak yere düşerken geriye kaydırdım bedenimi ve kendimi korumak için yastığımın altında sakladığım hançerimi çektim. Tae o kadar yüksek sesle kahkaha attı ki ellerim hızla hançerimi sarmıştı. 

"TAE!" Beni duymadı. Duymadığına emindim. Göz bebekleri büyülüp küçülmüyordu ve bakışları ölüden farksızdı. Yataktan kalktı ve yere düşen bıçağı eğilip  aldı. Bıçağı parmakları arasında bir sopaymışçasına  gezdirdi ve diğer eliyle saçlarını arkaya itti. Yataktan hızla çıktım ve kendimi korumak için hançerimi ona doğrulttum.   Gözleri yeniden koyu karanlığa gömülmüş gibi görünüyordu.  

"Babasının kızı..."

Sesi kısıktı ama nefret dolu olduğunu hissetmiştim. 

"Baban insanları öldürmekten keyif alırdı değil mi? Peki ya benim babam?"

hançerimi sıkıca tuttum ve kınından çıkardım. 

"Seni incitmeyeceğim. Geri çekil!"

Sözlerim üzerine kahkaha attı. 

"Sorun ne biliyor musun tatlı kız, ben seni inciteceğim"

Bakışlarım iki saniyeliğine yatağın yanındaki suya gitti. Bardağın altında bir kağıt vardı. Dudağın değdiği yerde kırmızı izler vardı. Kaşlarım kalkarak Tae'ye döndüm. Gülümsedi. Gülümsediğinde ağzının köşesinden kırmızı bir sıvı dudaklarına değerek yere döküldü. Perde hareket ederken ona verilen şeyin en olduğunu anlamıştım. Tanıdığım ses odamızı doldurdu.

"Jae Hwa, kabul edeyim bir aralar az kalsın beni yenecektin. Annen kadar saf olmadığını biliyordum"

Kraliçe Gwang yavaşça ilerledi. Elinde boş bir şişe vardı. Şişeyi odamıza yansıyan ay ışığına doğru tuttu. Üzerinde yazan yazı neredeyse nefesimi kesti. Tae'ye öldürücü bir zehir vermişti. Hareketlerine bakılacak olursa onun hastalığını nüksettiren otlarla karıştırmış olmalıydı. 

"Tae.."

Fısıltım üzerine bakışları Tae'ye döndü. Elinin tersiyle ağzından akan kanı sildi ve elindeki bıçağı bana fırlattı. Bıçaktan kaçmak için hamle yaparken yanaklarım göz yaşlarımla dolmaya başlamıştı. 

"Ne yaptın sen?!"

Kraliçe Gwang kıkırdadı. 

"Oğlumun ölümünü izleyecek kadar bu krallığı istiyorum"

Tae bana doğru koştu. Elimdeki hançer titriyordu. Ona saplamayacağımı biliyordum. Bunu yapamazdım. Ölecek olsam bile yapmazdım. 

"Saf değilsin. Kabul edeyim güçlüsün de . Ama sen de zayıfsın Kraliçe Jae Hwa. Birine bağlısın ve ona zarar veremezsin"

𝙶ü𝚕 𝚅𝚎  𝙿𝚛𝚎𝚗𝚜  *𝐤𝐢𝐦 𝐭𝐚𝐞𝐡𝐲𝐮𝐧𝐠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin