Yine erken paylaşıyorum😂 Aştım bu aralar kendimi. Keyifli okumalar 💜🌼
* * *
Şifa kendini kuleden dışarı attığı gibi derin bir nefes aldı. Ne zamana kadar sürecekti bu kargaşa? Tam bitti derken en baştan başlamıştı. Bir de şu mühür olayı vardı, inanılmaz bir şeydi. Hala kalbinde yabancı olan o atışı hissedebiliyordu. Elini yavaşça kalbine bastırdı ve gözlerini kapattı. Kalbi her zaman ki gibi normal atıyordu ama daha güçlü bir şeyin varlığını hissediyordu. Somut değildi belki ama hissediyordu işte. Bunu nasıl kelimelere dökeceğini bilmiyordu. Kalbinde soyut olan o gücü daha net hissetmek için odaklanmaya çalıştı. Fakat hemen arkasından gelen hışırtılarla dikkati dağıldı. Yavaşça arkasına baktığında gülümsemesine engel olamadı.Oniks ağzında ona getirdiği ağaçla beraber durmuş ona bakıyordu.
''Oğlum benim! Ne kadar güzel bir çiçek getirmişsin.'' Şifa kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu. Oniks'in şapşallıkları onu her zaman eğlendiriyordu. Hayatında ki tek mutluluk kaynağıydı, Oniks. Onu asla kaybetmeyecekti. Bunu sinir bozucu o adam bile başaramayacaktı.
Oniks aldığı iltifatla kuyruğunu sallayarak Şifa'ya doğru ilerlemeye başladı. Ağzında tuttuğu ağacı yavaşça Şifa'nın ayaklarının dibine bıraktı ve yüzünü Şifa'nın boynuna sürdü.
Şifa gülümseyerek Oniks'in başını okşadı. Ona ağaçları sökmemesi gerektiğini söylemeliydi ama hevesini kırmak istemiyordu. Bu yüzden hiçbir şey demeden çiçeğini nereye koyacağını düşünmeye başladı.
"Bu güzel çiçeği odana koymalısın." Liya sanki düşüncelerini duymuş gibi konuştuğunda, Şifa şaşkınca ona baktı. Sonra da dudaklarını sarkıtarak,
"Bir odam olsaydı, bu fikre hayır demezdim." dedi. Doğrusunu söylemek gerekirse şu anda tam olarak ne olacağını bilmiyordu. Artık o barbar adamın odasında kalması gereken bir durum yoktu. Fakat bu mühür işi çok karışıktı. Acaba mühürden dolayı birbirlerine yakın durmak zorunda kalırlar mıydı? Kendi karışık düşüncelerine sesli bir şekilde ofladığında, Oniks de onun yüzüne doğru sıcak nefesini vererek ofladı. Şifa yüzünü buruşturarak Oniks'in güçlü nefesiyle dağılan saçlarını düzeltti.
''Gitmeyi düşünmediğine göre mutlaka bir odan olacaktır.'' Liya gülümseyerek Şifa'ya baktı. Lider onu daha fazla yanında tutamazdı bu yüzden ona bir oda verilecektir. Ama o zamana kadar Liya'nın yanında kalabilirdi.
''İstersen bir süre benim yanımda kalabilirsin, en azından odan hazır olana kadar.'' Şifa kısa bir an düşündü. Liya'yı sevmişti ve onunla kalmaktan zarar gelmezdi. Ayrıca şu anda seçme lüksüde yoktu.
''Çok memnun olurum.'' diyerek Liya'nın teklifini kabul etti.
''Sizi bilmem ama ben ayakta muhabbet etmeyeceğim.'' Dora hemen yanlarında duran yeşil yaprakları gökyüzüne ulaşan, kalın gövdeli ağacın dibine çöktü. Çökerken de belinde ki kılıcı çıkarıp yanına koydu. Şifa gözlerini kılıca dikip istemsizce sordu.
''Kılıç kullanabiliyor musun gerçekten?'' Dora, önce gözlerini kılıca dikmiş Şifa'ya sonra da hemen onun arkasında gri keskin gözlerini kendisine dikmiş ejderhaya baktı. Bu ejderha niye herkese bu kadar düşman bakıyordu? Dora yerinde rahatsızca kıpırdanıp tekrar Şifa'ya baktı.
''Bilmesem neden taşıyayım?'' Şifa yüzünü buruşturarak Dora'nın yanına doğru ilerledi ve ağacın dibine çöktü. Hemen arkasından da Liya geldi. Oniks bir süre kızlara baktıktan sonra tehlikeli olmadıklarını kavramış olacak ki, o da başını Şifa'nın dizlerine koyarak yeşil çimenlere yattı.
''Benim geldiğim yerde kadınlar silah taşımazdı.'' Şifa bir yandan Oniks'in başını seviyor bir yandan da neden şaşırdığının açıklamasını yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA ATEŞİ
FantasySimsiyah dağılmış saçları, vahşi duran yüzü ve Onikse benzeyen gözleriyle Şifa'ya bakıyordu. Sanki onun insana dönüşmüş haliydi. Şifa'yı inceleyen gözleri yavaş yavaş öfkeyle dolmaya başladı. ''Sen onu benden çaldın. Şimdi bedelini ödeyeceksin.'' Şi...