Merhabaaa, özlediniz mi?
***
Elinde ki tatlı şarabı yavaşça içerken gri gözlerini, beyaz tül geceliğin içindeki bedene kilitlemişti. Şüphesiz eğer bu tatlı beden içinde kendi çocuklarını taşımıyor olsaydı, şarap içmekten daha farklı şeyler yapabilirdi. Kadın yüzüne dökülen saçları elinin tersi ile iteklerken, adamın gri gözleri saç tutamlarına takılmıştı. Omuzlarına ve boynuna yayılmıştı ince teller. Oradan da göğüslerinin arasına uzanan kolyeyi takip etti. Oniks ve kendisinin verdiği kolye teni ile mükemmel bir uyum içindeydi. Yangın yerine dönen gözleri şiş karnına inince şefkatle kısıldı. Neredeyse son zamanlarındaydı. Kadının bedeni buna göre şekillenmişti. Şikayet ettiği kilolar yanaklarında, kollarında, bacaklarında ve en çok da kalçalarında toplanmıştı. Her gün bundan mızmızlansa da adamın hiç şikayeti yoktu.
Kadın elindeki kitabı birden kenara koyarak dikildiğinde, Ahon da aynı şekilde dikildi.
''Ne oldu? Sancın mı var?'' diye endişeyle sordu.
''Et istiyorum. Tavuk eti ve çilek.'' Ahon kaşlarını hafifçe çatarak ayağa kalktı.
''Et ve çilek mi?'' Şifa huysuzca homurdanarak yerinden kalkmaya çalıştı. Fakat normal bir hamileden daha büyük olan karnı ile bu çok zordu. Ahon hemen yanına giderek onun daha dik bir şekilde oturmasına yardım etti. Şifa bu küçük hareketle bile neredeyse nefes nefese kalmıştı. Gözleri direkt karnına indi.
''Şifacı Ak'a hak veriyorum. Karnımda bir tane bebek olmasına imkan yok.'' Ahon hafifçe gülerek Şifa'nın karnını okşadı. Mucizevi küçük bedenler Ahon'un avucu altında heyecanla kıpırdandı. Bir de bu durum vardı. Şifa'nın karnında hissedilen birden fazla hareket ve normal hamilelere göre daha fazla şişkin karnı ile Şifacı Ak böyle bir durumdan bahsetmişti. Yeşil anne de bunu destekleyince heyecanları iki katına çıkmıştı. Ahon'un heyecanı ise çok daha farklı boyutlardaydı. Böyle bir şey varsa eğer tüm halkına bir kese altın dağıtacaktı. Bu adamın sınırı yoktu. Hala karnını okşayan elle, Şifa inleyerek Ahon'un elini itti.
''Canımı yakıyorlar. Dokunma.'' Ahon huysuzca şiş göbeği öptü.
''Oniks dokununca böyle yapmıyorsun ama.'' Şifa gözlerini devirerek,
''Çünkü o zaman acıtmıyorlar.'' dedi. Bir yandan da hala gözlerinin önünden gitmeyen et ve çileğin görüntüsü ile cebelleşiyordu.
''Et ve çilek istiyorum.'' diye tekrar etti. Ahon konuşmak için aralanan dudaklarını da eli ile kapattı.
''Tekrardan, 'Eğer bebeklerimde Oniks'i benden daha çok severse, o sürüngeni uzaklara gönderirim.' diye başlayacaksan şimdi doğururum.'' Ahon, Şifanın avcunu öperek dudaklarına uzandı. Kısa bir öpücükten sonra bir çocuk gibi mızmızlandı.
''Ne yapayım? En çok beni sevsinler istiyorum.'' Şifa uzanarak Ahon'un sakallarını okşadı. Koca klanlığı yöneten adamın küçük bir çocuk gibi kıskançlık yaptığını bilseler, acaba hala Ahon'a saygı duyarlar mıydı? Şifa bunu çok merak ediyordu.
''Sen onların babasısın. Elbette en çok seni sevecekler.'' Ahon göğsünü gururla kabartarak tekrar Şifa'nın dudaklarına yöneldi. Yavaş başlayan öpücük, Ahon'un ellerinin hareketi ile sekteye uğradı. Şifa göğsüne tırmanan eli tutarak başını geriye attı.
''Et ve çilek istiyorum.'' Ahon içli bir nefes alarak toparlandı.
''Kesinlikle ikizler. Diğer türlü et ve çileği aynı anda canının çekmesinin başka açıklaması olamaz.'' Ahon, Şifa'yı az da olsa sevme fırsatı yakalamışken küçük canavarlar yine iş başındaydı. Ne zaman Şifa'ya yanaşsa, onları sevmeye çalışsa bu şekilde sekteye uğruyordu. Şifa'nın canı ya bir şeyler çekiyordu, ya da midesi bulanıyordu. İkisi olmasa huysuzluğu üstünde oluyor kendine yaklaştırmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA ATEŞİ
FantasiaSimsiyah dağılmış saçları, vahşi duran yüzü ve Onikse benzeyen gözleriyle Şifa'ya bakıyordu. Sanki onun insana dönüşmüş haliydi. Şifa'yı inceleyen gözleri yavaş yavaş öfkeyle dolmaya başladı. ''Sen onu benden çaldın. Şimdi bedelini ödeyeceksin.'' Şi...