Merhabaa, erken geldim yine. Duyuruda yaptım ama burada da söyleyeyim. Bölüm aslında çok uzun olacaktı fakat bu bölümü burada bırakmasam bu hafta bölüm gelemeyebilirdi. Diğer bölümüde en kısa zamanda yazıp atmaya çalışacağım.
Hepinizi öpüyorum ve keyifli okumalar diliyorum. :* (^_^)
***
Kendine ilk gelen ve sorgulamayı kenara bırakan Şifa olmuştu. Genç kızdan kendine gelen sıcaklık ve samimiyetle gülümsedi.
''Merhaba, ben Şifa.'' Kıza doğru bir kaç adım atmıştı ki Ahon bileğinden tuttu.
''Yanımdan ayrılma.'' Şifa kaşlarını havaya kaldırarak Ahon'a baktı. Bu kadar kişinin arasında bir şey yapacak değildi ya? Ayrıca Şifa kızı şimdiden sevmişti. Çok tatlıydı.
Şifa, küçük bir kahkaha etrafa yayıldığında tekrar Luna'ya baktı.
''O kadar tehlikeli mi duruyorum?'' Ahon çatılı kaşlarının altından Luna'yı dikkatle izlemeye devam etti. Sonra da birkaç adım ileri atıp Luna ile karşı karşıya geldi. Luna2nın sorusunu görmezden geldi ve direkt konuya girdi.
''Hoş geldin. Fejin senin hakkında bir şeyler söyledi. Karanlık tarafla ilgili. Doğru mu? Bir de senden duymak istiyoruz?'' Luna saçlarını arkaya savurarak, yemek masasına doğru ilerledi. Son derece basit bir konudan bahsediyor gibi rahat bir şekilde anlatmaya başladı.
''Pek hoş bulmadım ama görmezden geleceğim.'' Masadan ekmek dilimi alıp üzerine bal sürmeye başladı. Diğerleri ona deliymiş gibi bakıyordu. Fakat Luna'nın hiç umurunda değil gibiydi.
''Fejin doğru söylüyor. Sadece karanlık tarafa değil, istediğim her yere geçebilirim ve yaşayabilirim.'' Ballı ekmekten koca bir ısırık alırken ona dik dik bakan Affan'a göz kırptı. Affan maskesinin altından yüzünü kırıştırarak homurdandı.
''Kurt toprakları gibi mi?'' Luna, Alhva'nın attığı taşa gülümseyerek başını salladı.
''İnziva için çok güzel bir yerdi. Ayrıca halkınız çok misafirperver. Başkalarına hiç benzemiyor.'' Luna son sözlerini Affan'a bakarak söylese de adamda mimik oynamamıştı.
''Topraklarıma izinsiz giriyorsun, bir de üzerine marifetmiş gibi anlatıyorsun. Nesin sen?'' Alhva'nın yükselen sesi ile Luna ilk defa gülümsemeyi bırakarak ciddiyetle Kurt Lider'ine baktı.
''Dinle Kurt Lider'i, kraliçeler kimseden izin almaz.'' Luna'nın sözleri herkesin dikkatini çekmişti. Kapıdan dakikalar önce giren Şifacı Ak,
''Kraliçe mi?'' diye sordu. Elinde tuttuğu bastona sıkı sıkı sarılmıştı. Luna omzunun üstünden gelen yaşlı adama baktı. Gözleri heyecanla açılırken,
''Şifacı.'' diye neşeyle şakıdı ve diğerlerini tekrar şaşkınlığa uğratırken devam etti.
''Nasılsın?'' Şifacı Ak, genç kıza dikkatle baktı. Onu tanıyor muydu? Peki kendisi niye hatırlamıyordu? O kadar yaşlanmış mıydı?
''Daha önce karşılaşmış mıydık?'' Luna, adamın onu hatırlamamasına şaşırmamıştı. Çünkü o zamanlar daha 12 yaşlarındaydı. Şimdi ise 21 olmak üzereydi.
''Dokuz yıl önce bağımsız toprakları sınırında ölmek üzere olan bir kıza yardım etmiştin, hatırlıyor musun?'' Şifacı Ak, geçmişe doğru kısa bir yolculuk yaparken gözlerinin önüne o an geldi. Evet, hatırlamıştı. Oldukça ağır yaralı bir kızdı. Üç gün boyunca sınırda, kalmak zorunda kalmıştı. Kızı çok net hatırlıyordu. Biri siyah, biri beyaz, duygusuz bakan gözler. Uzun bir süre aklından çıkmamıştı. Onun hayatını kurtarmasına rağmen kuru bir teşekkürden başka tek kelime etmemiş ve yanından bir dakika bile ayrılmayan küçük kızla bağımsız topraklarına doğru hiç yaralanmamış gibi hızla ilerlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA ATEŞİ
FantasySimsiyah dağılmış saçları, vahşi duran yüzü ve Onikse benzeyen gözleriyle Şifa'ya bakıyordu. Sanki onun insana dönüşmüş haliydi. Şifa'yı inceleyen gözleri yavaş yavaş öfkeyle dolmaya başladı. ''Sen onu benden çaldın. Şimdi bedelini ödeyeceksin.'' Şi...