Sizlere keyifli okumalar, kendime de bok ejderhalı rüyalar diliyorum. 😂💜
***
İnsan doğduğu anda belirli kalıplara girmiş doğrularla büyür. Zaman geçtikçse ise bu doğrular sizin gerçeğiniz hatta inancınız olmaya başlar. Doğru olarak inanmanızı sağladığınız bu inançlar gerçekten doğru mu peki? Şifa ne kadar bu soruyu kendine sorarsa sorsun cevabını bulamıyordu. Evet bir Yaratıcı vardı, önce dünyayı yarattı sonra hayvanları en son insanları. Fakat bu şekilde bir oluşum söz konusu olabilir miydi? Şifacı Ak'ın da dediği gibi, bu sadece bir hikayeydi. Ama her hikaye gerçeklerden alınarak anlatılmamış mıdır? Şifa tüm bildiği gerçeklerin bir toz bulutu gibi dağıldığını düşündü ve yerine yenilerini koyamadı. Bu hikaye çok ilginçti ama gördüğü o kadar şeye rağmen yine de inanmak istemiyordu. Çünkü bu hikayeye inandığı zaman tüm inançları yerle bir olacaktı ve Şifa şu anda buna hazır değildi.
''Kendine bu kadar yüklenme. Zamanla daha iyi kavrayacaksın.'' Ahon'un kendisini rahatlatmak için söylediği sözlere beli belirsiz başını salladı. Evet, ilk defa ona hak veriyordu. Zamana ihtiyacı vardı.
''Merak etme, ezberleyene kadar duyacaksın bu hikayeyi.'' Sahn alayla elinde tuttuğu meyve şarabını kafasına dikti.
''Evlat, sen bastonumu yemeyeli uzun zaman oldu.'' Şifacı Ak kaşlarını çatarak, çadırın kenarına diktiği bastonunu işaret etti. Sahn yüzünü buruşturarak Şifa'ya döndü.
''Çocukluğumuzdan beri yüzlerce kez duyduğumuz hikaye. Bunu anlatacağını bilseydim sana en başından anlatırdım.'' Şifa hafifçe gülümseyerek,
''Sorun değil, sadece şaşkınım biraz.'' dedi. Diğer yandan da Ahon'un dilimleyip tabağının kenarına bıraktığı meyveden bir dilim aldı.
''Geldiğim yerde bu tür şeyler sadece efsanelerde olur. O yüzden alışmak benim için çok zor.'' Eline aldığı dilimi dudaklarının arasından yolladığında Ahon'un keskin sesi duraksamasına sebep oldu.
''Alışacaksın.'' Şifa başını çevirerek gözlerini ona dikmiş adama baktı. Yine ona emir verir gibi konuşuyordu. Ağzında ki dilimi hırsla yutup,
''Benimle emir verir gibi konuşma. Ben senin askerin değilim.'' dediğinde Ahon sırıtarak ona yaklaştı.
''Hiç farkında değilim,öyle mi yapıyorum?'' Şifa dikkatle Ahon'a baktı. Eğer sırıtmasaydı farkında olmadığı kısmına inanabilirdi.
''Dalga mı geçiyorsun benimle?'' Şifa artık anlamıştı bu adamın yanında sakin kalmak mümkün değildi.
''Bilmem öyle mi yapıyorum?'' Şifa öfkeyle köpürecekti eğer Ahon ona daha fazla yaklaşmış olmasaydı.
Bir an da ne olduğunu anlamamıştı ama etraflarını yoğun bir atmosfer sarmıştı. Gri puslu gözler, adlandıramadığı bir ifadeyle koyulaşmıştı ve sanki gri bulutlar gibi şimşekler çakacaktı. Şifa ne diyeceğini, neye öfkelendiğini kısa bir an unuttu. Bu gözler onu büyülüyor muydu?
''Tartışmadan duramıyor musunuz?'' Khan, gözlerini birbirine dikmiş ikiliye bakarak konuştuğunda, Sahn'da onu takip etti.
''Lider istersen seni silkeleyebilirim.'' Şifa hızla kendini geri çekerek boğazını temizledi ve bir yudum su içti. Ahon ise başını Sahn' çevirerek dik dik baktı. Sahn omuzlarını silkerek sırıtıp, Şifacı Ak'a döndü.
''Şifacı Ak, engin bilgilerine sığınarak bir tespit yapmak istiyorum. Beni onaylayabilir misin?'' Şifacı Ak ile beraber herkes Sahn'a baktı. Sahn sırıtmamak için kendini sıkarak tüm dikkatini Şifacı Ak'a verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA ATEŞİ
FantasySimsiyah dağılmış saçları, vahşi duran yüzü ve Onikse benzeyen gözleriyle Şifa'ya bakıyordu. Sanki onun insana dönüşmüş haliydi. Şifa'yı inceleyen gözleri yavaş yavaş öfkeyle dolmaya başladı. ''Sen onu benden çaldın. Şimdi bedelini ödeyeceksin.'' Şi...