İşte Azat Ağa değişiyordu. İlk baştaki o adam değildi artık. Başarıyordum ve bir gün Azat Ağa asla benden vazgeçemeyecekti o zamana kadar bekleyecektim.
Çok susadığım için gözlerimi açtım daha sabah bile olmamıştı. Azat Ağa belimden sıkıca sarılmıştı. Onu Uyandırmadan kolunu belimden yavaşça çektim ve yataktan kalktım. Hızlıca mutfağa indim.
Suyumu hızlıca içip odaya çıktım. Azat Ağa hâlâ uyanmamıştı. Yatağa yatıp tekrardan kendimi uykunun kollarına attım.
"Benan, sende ne uyku çıktın kalk hadi," gözlerimi açtığımda Azat Ağa beni uyandırmaya çalışıyordu.
"10 dakika daha uyuyalım sonra bakarız," dedim ve gözlerimi tekrar kapattım. Azat Ağa kahkaha atıp "Saatlerdir aynısını söylüyorsun. Hadi artık kalk," dedi. Gerçekten mi idi ? Oflanarak yataktan kalktım ve banyoya girdim.
Banyoda genel işlerimi hallettikten sonra hızlıca hazırlandım ve aşağıya indim. Sofrayı hızlıca hazırlamaya başladım. Kahvaltılıkları dizdim poğaça ve simitleri de kesip sofrayı hazırladım.
Azat Ağa da gelmişti ve kahvaltıya başladık. "Benan akşama hazırlan konağa döneceğiz," başımı salladım. Hiç buradan gitmek istemiyordum. Şimdi konağa gidince İrem ile karşılaşacaktım.
"Peki İrem o da mı konakta olacak ?" Kendime engel olamamıştım ve bence bunu sormak gayet hakkım idi. Azat Ağa başını salladı. "Bir iki gün daha kalıp gidecek," dedi. Bu söylediği ile aşırı memnun kalmıştım. 2 gün daha İrem'e tahammül ederdim bence.
***
Azat Ağa'nın işe gitmesi ile sofrayı kaldırdım ve odaya çıktım. Dolaba bulut resimleri çizecektim dün yarım kalmıştı.
Dolaba son kez göz attığımda mükemmel olmuştu. Sap sade olan oda artık mükemmel bir hâl almıştı. İşim bittiğinde boyaları depoya kaldırdım.
Biraz dinlenmek için tekrardan odama çıktım. Boya yapmaktan kollarım acımıştı bu yüzden biraz uyuyacak idim.
Dışarıdan gelen sesler ile gözümü açtım. Duvardaki saate göz attığım da saat 8 olmuştu ama hâlâ Azat Ağa gelmemişti. Hızlıca korumaların yanına gittim. "Noluyor bu ses ne ?"
Selami olduğunu öğrendiğim koruma cevap verdi. "Yenge koyunlardan birisi doğum yaptı. Annesi doğum da öldü. Minik kuzu da erken doğdu fazlası ile."
"Yaa ben birazdan bakayım ona. Azat'ı arayacağım telefonunu verir misin ?"
Selami telefonunu uzattı ve Azat Ağayı aradım. Ama açmıyordu bir iki kez daha aradım ama tık yoktu. Başına bir şey mi gelmişti acaba ? Yok canım öyle olsa haber gelirdi. Birazdan bir daha arardım. "Selami Azat ararsa telefonu bana getir ben minik kuzu ile ilgileneceğim," dedim ve telefonu uzattım.
Ahıla geldiğimde minik kuzu çok zayıf ve güçsüz durumda idi. "Durumu nasıl ?" diye sorduğumda yanındaki baytar konuştu. "Çok güçsüz annesi de olmadığı için daha fazla ilgilenilmesi gerek." Başımı salladım. O zaman onu ben büyütürdüm.
"Neler yapmam gerekiyor ? Nasıl besleyeceğim nasıl davranmam gerekiyor ?" Baytar bilgi verdikten sonra teşekkür edip baytarı uğurladım.
"Aşkım sen ne kadar güzelsin, korkma benden bundan sonra seninle ben ilgileneceğim sana söz veriyorum bebeğim," dedim ve minik kuzuyu biberon ile beslemeye başladım.
Saatlerdir minik kuzu ile ilgileniyordum. "Senin adın aşkım olsun mu ?" Kuzu meleyince kabul etti olarak saydım.
Azat Ağa'dan hâlâ haberim yoktu minik kuzu ile ilgilenmekten onu unutmuştum. Samanların arasında Aşkımı uyutmaya çalışıyordum. Bir şey olmamıştır dimi Azat'a ? Olsa duyulurdu sakin ol Benan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardin gelini
Random"Gün gelecek beni yaktığın cehennemde seni öyle bir yakacağım ki Azat Ağa ayağıma gelip aman desende seni asla affetmeyeceğim." "Bekleme çünkü o gün hiçbir zaman gelmeyecek. Ben düşman ailemin kızına tek bir gün bile aman demeyeceğim." Adam bunlar...