Biz ne olacaktık ? Bu savaşın kazanan tarafı kim olacaktı hiçbir şey bilmiyordum ama tek isteğim bu hikayenin bu savaşın sonunda mutlu olmaktı.
Gözlerimi açtığımda Azat başımda değildi. Yataktan kalkmaya çalıştığımda yaralarımın sızlaması ile dudaklarımın arasından hafif bir inilti koptu.
Canım fazlası ile acıyordu ama yataktan kalkıp hasar tespiti yapmam gerekiyordu.
İçimden 20'ye kadar saydıktan sonra yataktan kalktım. Aynanın karşısına duvardan destek alarak ilerledim.
Aynaya baktığımda bu ben olamam diye geçirdim içimden. Her yerim fazlası ile yara almıştı. Çok kötü görünüyordum.
Dudaklarım kaşım patlamış ellerim paramparça olmuş, dizim ve bileklerim mosmor idi. Ayak bileğimde ise sargı vardı.
Tişörtü kaldırıp karnıma baktığımda tekme yemekten mosmor bir hâlde idi.
Üstüme hızlıca Azat'a bile büyük gelen gömleklerden birini giydim. Yüzümü daha fazla acıtmak istemediğim için tercihim gömlekten yana olmuştu.
Altıma pantolon giymeye kalktığımda eğilirken karnımın ve sırtımın kasılması ile pantolon giymekten vazgeçtim.
Gömleğin boyu zaten diz kapağıma geliyordu bu yüzden çok fazla sorun etmemiştim. Ayakkabı giymek ile uğraşmak istemediğim için hızlıca terliklerimi ayağıma geçirdim.
Yavaş yavaş merdivenleri inmeye başladım. Canım fazlası ile yanıyordu. Neden bizim odamız en son katta idi ?
Konak 3 katlı idi. Herkes genelde ya bahçede ya da 2. Kattaki salonda oturuyordu. Bu yüzden yönümü oraya çevirdim.
Salonun kapısını çalıp "Girebilir miyim ?" diye sorduğumda Azat hışım ile kapıyı açmıştı.
"Senin burada ne işin ?" Üstüme hızla bir bakış attığında "Üstelik bu kılık ile ne işin var ?"
Dengemi kaybetmemek için kapıya tutundum. Zaten fazlası ile zor yürüyordum. "Bende böyle dolaşmaya bayılmıyorum herhalde Azat. Canım yanmadan giyebildiğim tek şey bu olduğu için gömlek giydim," dedim.
Piroz'un seslenmesi ile yavaş adımlar ile yanına geçtim. "Ah benim nazlı kızım," Piroz'un dediği kelime ile gülümsedim ama bu gülümsemenin içi acı dolu idi.
"Hatırlıyor musun Piroz, ben daha 8-9 yaşında falandım. Sen yine bize gelmiştin. Beni kucağına yatırıp 'Nazlı kızım,' demiştin. Sonra da dedem ile çok büyük bir kavga etmiştiniz."
Dediğim ile Piroz'un gözünden bir damla yaş geldi. Hatırladığına dair başını salladı.
Herkesin yüzünde şaşkınlık hakimdi. Bu şaşkınlığı önemsemeden kafamı geriye yasladım.
Birkaç dakikaya kalmaz Azat kafamı alıp omzuna yasladı. Artık çok rahattım. Ne yapmaya çalıştığını hiç anlamıyordum. Kafasından neler geçtiğini ne düşündüğünü hiçbir şeyi...
"Ulan bende neyi unuttum diyorum saatlerdir," herkes Azat'ın yüzüne anlamadığını belli eden bakışlar atınca Azat Ağa kendini açıkladı. "Yemek yemedi saatlerdir," hızlıca beni kucağına alıp odadan çıktı.
"Azat ne yapıyorsun ?"
"Bu ayak ile kaç saatte odaya çıkardık sence ?"
"Her yerim açıldı ama kucağına almaya çalışırken."
Azat Ağa dediğim ile duraksadı. "Hassiktir ben onu unuttum," diye mırıldandı. Bu hâline gülümsedim ve şaka olduğunu söyledim. Aslında şaka değildi ama bilmesine de gerek yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardin gelini
Aléatoire"Gün gelecek beni yaktığın cehennemde seni öyle bir yakacağım ki Azat Ağa ayağıma gelip aman desende seni asla affetmeyeceğim." "Bekleme çünkü o gün hiçbir zaman gelmeyecek. Ben düşman ailemin kızına tek bir gün bile aman demeyeceğim." Adam bunlar...