15. bölüm

9K 242 44
                                    

Azat Ağa haklısın der gibi başını salladı. Uçurumdan aşağı baktığımda başımın döndüğünü hissettim. Gözlerimin kararması ile duyduğum ses bir feryad ediş sesi idi ve bu sesin sahibi benim sevdiğim adama aitti.

Gözlerimi açtığımda Azat Ağa ile yerde yatıyordum. "Şükürler olsun yarrabim," Azat Ağa kafamı göğsüne yasladı.

"Be-ben çok ko-ko-korkum."

Azat göğsünden başımı kaldırdı ve elleri ile yüzümü sardı. "Sakin ol. Geçti bak," dedi ve beni kucağına alarak arabaya bindirdi.

Hâlâ şoktaydım. Az daha ölüyordum. Sevdiklerime son bir kez daha sarılamadan ölüyordum. Peki ben oradan düşsem ne olacaktı ?

Ailem. Onlar ne hâle gelirdi ? Abilerim bu sefer Azat Ağa'nın kafasına sıkardı. Bana yaptıkları her şeyin bedelini tek tek ödetirlerdi. Peki Azat ? O ne yapardı ? Bilmiyorum. Karısını sevmeyen bir adam karısı ölünce ne yapar ki ? Yüksek ihtimalle dedem ile meyhanelere akarlardı. Tabak falan kırarlardı mutluluktan.

Arabanın durması ile düşüncelerimi kenarı bıraktım. Camdan dışarı baktığımda deli gibi yağmur yağıyordu.

Azat Ağa'nın arabadan inmesi ile bende kendimi arabadan aşağı attım.
Ormanın içinde olan bir kulübeye gelmiştik.

"Gel ıslanacaksın," başımı olsun anlamında salladım. Biraz burada kalıp ağlamaya ihtiyacım vardı.

"Yağmurun altında kalmaya ihtiyacım var, sen çok istiyorsan gir içeri."

"Saçmalama Benan. İçeri gir. Hasta olacaksın sonra bir de senin ile ilgilenmem gerekecek."

Keşke seni düşünüyorum hasta olacaksın hasta olunca çok kötü oluyorsun falan deseydi. Onun yerine benim ile ilgilenmek istemediği için hasta olmamı istemediğini söylüyor. Ne kadar güzel. Aşık olduğun adama bak Benan. Kesinlikle sana aşık. Sana tapıyor hatta.

"Evlendiğimiz gece beni odadan kovup avluya fırlattın ya Azat Ağa hatırlamıyor musun ? O gece bundan bin kat daha yağmur yağıyordu. Ayrıca o zaman da kendim ile kendim ilgilendim. Boşuna gelip laf söyleme."

Azat Ağa öylece yüzüme baktı. Bir şey anlatmak ister gibi. Ne anlatacak ki yaptığının anlatılacak, izahat edilecek bir tarafı yok.

"Keyfin bilir amına koyayım. Hasta ol da ne bok yersen ye."

Şaka mı bu ya. Şey demesini bekliyordum. Bende seninle birlikte kalacağım sen gelmiyorsan falan demesi gerekiyordu. Sonra yağmurun altında romantik dakikalar geçirmemiz de gerekiyordu. Bize var dendiiiiğğğ ama.

Azat Ağa hiçbir şey demeden evin içine girdi. Ağzım açık kulübeye baktım. Şaka yapar sanmıştım ama öküz içeri girdi baya baya.

Kapının açılması ile Azat Ağa kahkaha atarak yanıma geldi. "İçeri girdiğimde oluşan yüz ifadeni keşke görme şansın olsaydı."

Kaşlarım çatıp Azat Ağaya baktım. "Zaten yeterince ıslandım biraz da sen ıslan. Hatta ıslanmak ile kalma..." Yerdeki çamurdan bir avuç alıp Azat Ağa'nın kıyafetine fırlattım. "Çamur banyosu da yap."

Azat Ağa şaşkınlık ve nefret arasında kalmış gibi bana bakıyordu. "Keşke bu hâlini görme şansın olsa," diyip onun gibi kahkaha attım.

Azat Ağa "Sen şimdi görürsün," diyip belimden tutup beni yere yatırdı. Yerdeki çamurları avuç avuç üstüme atmaya başladı. Yerden kalkmaya çalışınca da üstüme çıktı.

"Ayı gibisin, öleceğim şimdi altında," Azat Ağa yalan söylediğimi anlamıştı. "Abartma Benan yükümü sana vermiyorum, eğer yükümü sana versem bu-"

Mardin gelini Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin