1 hafta 36 saat önce
Azat'tan
Odaya geldiğimizde Benan'ı yatarken gördüm. Numara yaptığı o kadar belli oluyordu ki. Göz kapaklaırını deli gibi sıkıyordu ve kalbinin hızından nefes alışverişleri artmıştı.
"Kalk Benan konuşmaları dinlediğinin farkındayım, uyuyor numarası da yapma hiç."
Yataktan oflanarak kalktı ve "Nereden anladın ? Çok hızlı geldim ben odaya." dedi. Böyle söylenirken bilse ne kadar tatlı olduğunu...
Kapının önünde durduğunu Benan'ın kokusunu bilen herkes anlardı aslında ya da bende Benan'ın kokusu tüm benliğime kazandı bilmiyorum.
Benan'a gülümsedim ve balkona girdim. Hava almaya çok ihtiyacım vardı. Yaşanan her şey beni o kadar çok yormuştu ki Benan'a zarar gelebilme ihtimali ise beni yerle bir ediyordu. Ne ara bağlandım bu kıza bilmiyorum. Nefret etmek istedikçe ona kapıldım.
Elimdeki sigarayı dudaklarıma götürmek için doğrulduğum da Benan elimden sigarayı almıştı. Dudaklarına götüreceği sırada sigarayı elim ile söndürdüm. Gözünde gördüğüm korku tebessüm etmemi sağladı. Ona yaptığım onca şeyden sonra hâlâ bana bir şey olmasından korkuyordu.
"Elin yanacak napıyorsun ?"
"Yanmamı istemiyor muydun ?" Umursamaz bir şekilde çıkan sesim karşısında daha çok şaşkın bir ifade aldı yüzü
"Ha ?" diye bir niğda döküldü dudaklarının arasından. Bu tepkileri hep beni güldürüyordu. Çok değişik bir kadındı çok fazla değişik.
"Dedin ya, beni yaktığın gibi yan Azat Şahmaran, yaktığın yerden yan." Canı her acıdığında bana beddua ediyordu kimisi tutuyordu aslında ben yanıyordum ama görmüyordu. Belki görse mutlu olurdu ya da bilmiyorum o kadar masum ki canım yandığı için üzülür.
"Beni yaktığının yanında bu hiçbir şey Azat Ağa." Öyleydi. Onu defalarca öldürmüştüm, yangından yangına sürüklemiştim ama bunları yaparken sadece kendi acımı görüyordum.
Aklımda o kadar çok şey dönüyordu ki her şey birbirine dolanıyordu. Benan'a bir şey olmasından çok korkuyordum hatta bu hayatta en çok korktuğum şey olabilir.
Benan'ın iki büklüm olup kendini sardığını görünce "Üşüyorsun ?" dedim. Başını salladığında onu kendime doğru çektim ve başını göğsüme yasladım. "Azat ben ölmek istemiyorum." dedi fısıltı çıkan sesi ile.
"Sana yemin ederim ölmene asla izin vermeyeceğim nazende sevgilim benim." Nazende nazlı demekti. Vurulduğu zaman hayata dönüp dönmemek arasında çok nazlanmıştı. Bu yüzden ona nazlı anlamına gelen nazende kelimesini kullanıyordum. Zaten çok sevdiğim bir şarkının ismi idi.
"Hadi içeri girelim yeterince üşüdün zaten," dedim ve elinden tutup yatak odasına doğru yönelttim.
Yatağa uzandığımızda Benan'a kaydı yüzüm ya ona bir şey olursa ? Ya benden giderse ben ne yapardım ?
Saatlerce Benan'ı izledim ve gelen telefon ile tekrardan balkon geçtim. Arayan Hazardı. Rıfat hakkında gelişmelerin olduğunu ve Urfa'ya gelmem gerektiğini söyledi.
Birkaç saat daha Benan'ı izleyip arabama atladım. Kapıya tonlarca koruma dikmiştim, zaten bu yüzden içim az da olsa rahattı.
Aklımda sadece annem, Benan ve ölüm kelimeleri geziyordu. Ya o da annem gibi ölürse o zaman ben ne yapacaktım ? Rıfat denilen adamın ölmesi gerekiyordu. Öldü bilinirken nasıl bir yanda ortaya çıktı bu adam ? Arkasında kim var ? Ya da kimler var ? Benan'ı kaçıran ibne Rıfat olabilir miydi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardin gelini
Random"Gün gelecek beni yaktığın cehennemde seni öyle bir yakacağım ki Azat Ağa ayağıma gelip aman desende seni asla affetmeyeceğim." "Bekleme çünkü o gün hiçbir zaman gelmeyecek. Ben düşman ailemin kızına tek bir gün bile aman demeyeceğim." Adam bunlar...