Ne yapacağımı bilmiyordum. Onu affedemiyordum ama o üzülünce canımdan can gidiyordu. Bu sevmek mi oluyordu ? Eğer öyleyse anne ben Azat'ı çok seviyorum galiba.
Kolumdaki saate baktığım da saat sabah 7.00 idi. Çok erken kalkmıştım ama pek umrumda değildi. Sanki yaşamıyor gibi hissediyordum.
Mutfağa indiğimde kızlar kahvaltı hazırlığındaydı. "Günaydın hanımım," yüzümde iğrenç bir ifade oluştu. "Hanımım ne ben nerdeyse sizinle yaşıtım. O yüzden ismimle hitap edin yeter gari çünkü."
Kızlar ile gülüşüp kahvaltı hazırlığına devam ettik. "Benan abla ben seni çok örnek alıyorum biliyor musun ?" Handan'a şaşkınlık ile baktım. Çünkü bana göre örnek alınacak bir tarafım yolu çünkü. "Neden Handan ?"
"Her şeye rağmen hiç enerjin, umudun tükenmiyor. Sen gerçekten çok güçlü birisin."
Bir de gel bunu bana sor. Ayakta kalmaya çalıştıkça yere nasıl çakıldığımı, güçlü olmadığım sürece hep ezileceğimi. Bir de keşke içimi görseniz işte o zaman benim güçlü olmadığımı yaraları ile yüzleşmekten kaçan bir korkak olduğumu anlarsınız.
Handan'a gülümsedim ve sofrayı bahçeye kurmaya başladık. "Azat Ağam yemek yemeyecek misin ?" Azat aşağıya mı inmişti ?
Bakma Benan umursamıyor gibi dur. "Yemeyeceğim Handan. İş gezisi için İstanbul'a gideceğim bugün eve gelmem," bunu galiba bana söylüyordu. Hiçbir şey demedim Azat Ağa da daha fazla dayanamayıp konaktan çıktı.
Herkesin bahçeye toplanması ile kahvaltıya başlamıştık. "Bugün dışarı çıkalım, ne dersiniz ?" Sultan Anneye başımı salladım. "Olur çıkalım, hatta ben doydum. Üstümü değiştireyim sizde isterseniz şimdi çıkalım. Zaten almam gereken çok şey var."
Sultan Anne ve Merve başını salladı. Bende hızlıca odama geçtim. Güzel bir duş alıp dolabın karşısına geçtim. Siyah boğazlı dar elbisemi elime aldım. Bence bu Azat'ın çıldırması için gayet uygun bir elbise idi. Siyah çizmelerimi de ayağıma geçirdiğmde kendimi Bihter ziyagil gibi hissediyordum.
Saçlarıma fön çekip hafif bir makyaj ile üstümü tamamladım. Askılıktan siyah kabanımı da üstüme geçirdiğimde kendime hayran kalmıştım.
"Ben hazırım çıkabiliriz," kahvaltı sofrasında bulunan herkes bana şaşkınlık ile bakıyordu ama bir şey diyemiyorlar idi.
"Çok güzel olmuşsun yenge," Merve'ye gülümsedim ve "Hazar bana bir araba ayarlar mısınız ? Kendimin süreceği bir araba," Hazar şaşkınlık ile bana baktı ve sonra başını salladı.
Yaklaşık 10 dakika bekledikten sonra çok lüx bir araba konağın önüne gelmişti. "Kızım sen bu arabayı süreceğine eminsin değil ?"
Sultan Anneye gülümsedim ve "Bundan daha büyük arabaları da sürdüm sultan anne."
Merve ve Sultan Anne arabaya geçtiğinde arabayı çalıştırmaya başladım. Araba konusunda fazlası ile iyiydim. Çünkü öğreneceğim derken kaç Kahramanoğlu arabası pert ettim bilmiyorum. Bu yüzden araba konusunda fazlası ile geliştim.
Çarşıya geldiğimizde arabayı park ettim ve arabadan süzülerek aşağıya indim. Çarşıdaki herkesin gözü üstümüzde idi. Bu da Azat Ağaya haber gitme ihtimalini daha da artıyordu.
"Herkes bize bakıyor yenge," dedi Merve. Bu durumdan gerçekten fazlası ile rahatsızdım.
"Sultan Anne siz şu karşıdaki mağazaya girin bende kuyumcuya gideceğim. Evlenmeden önce bir takımı tamir için getirmiştim. Şimdiye almak nasip olacak hemen gelirim zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardin gelini
Random"Gün gelecek beni yaktığın cehennemde seni öyle bir yakacağım ki Azat Ağa ayağıma gelip aman desende seni asla affetmeyeceğim." "Bekleme çünkü o gün hiçbir zaman gelmeyecek. Ben düşman ailemin kızına tek bir gün bile aman demeyeceğim." Adam bunlar...