b i r | ١

1.3K 113 76
                                    

İyi okumalar ⚘

🔗

Şöyle bir şey var ki Allah'ın bizim için yaptığı planları bilemiyoruz. Akıntısına kapıldığımız nehrin suyu çekilebiliyor, son sürat koştuğumuz yol çıkmaz sokak çıkabiliyor, nefesimizin kesildiğini zannederken ciğerlerimizde yeniden çiçekler açabiliyor. Çünkü Allah'ın planı yapmış ve yapacak olduğumuz, kusursuz olduğunu düşündüğümüz tüm planların üzerinde. Basit bir formül; biz bilemiyoruz ama O biliyor.

Bu sabah Kudüs'te çok ama çok sevdiğim adamın eşi olarak uyanmam da Allah'ın benim için levhimahfuza yazdığı plandı. Birkaç yıl öncesinden bilemezdim, onu tanıdıktan sonra da bilemedim. Ama imkansız sandığım ve üzüntüden kendimi harap ettiğim şey gerçek oldu ve ben şükrümü nasıl eda edeceğimi şaşırdım. Burada da bir güzellik var yalnız; Rabbimiz onun da yolunu yordamını gösteriyor ve böylelikle iç huzurumuz ikiye katlanmış oluyor!

Yatakta doğruldum, yastığı dikleyip sırtımı yastığın üzerinden yatak başlığına yasladım. Yanım boştu çünkü Enes diğer odada çalışıyordu. Çok yorgun olmadığı sürece sabah namazından sonra uyumazdı. Zaten hafta içi işe erkenden gidiyordu. Ben de onun aksine uykucu bir insan olduğum halde temposuna ayak uydurabilmiş gibiydim. Hafta içi olsa şu an ona kahvaltı hazırlıyor olurdum ancak bugün cumartesiydi.

Yorganı iteleyip ayaklarımı zeminle temas ettirdiğimde birden üşüme hissi geldi. Hemen kenardaki terliklerimi giydim ve seri adımlarla odadan çıkıp az mobilyalı bol kitaplı çalışma odasına girdim. Bazen aynı zamanda bilgisayarlarımızı açıp çalışıyorduk ve ofis havasına bürünüyordu oda.

Sessiz adımlarla yanına yaklaşıp aniden kollarımı sardım ona. Bir tepki vermeyip bilgisayara bakmaya devam edince daha sıkı sarıldım. Bu sefer tuşların sesi sustu. Güldüm.

"Yazamıyorum Âhla."

"N'apayım?"

"Koala gibi sarılmayı bırakabilirsin."

"Hayır."

"Hayır?"

"Hayır."

Biraz geri çekilip yüzüne baktım ama yine kaçacakmış gibi tutuyordum omuzlarını. Dağınık saç bir insana bu kadar mı yakışırdı? Benim saçlarım dağılınca cadıya benziyordum. Gözlerimiz buluşunca gülümsedim. "Üşüdüm, beni ısıt." dedim kedi gibi bir sesle. Dayanamayıp o da güldü ve başını 'nerden çattık bu kıza' der gibi iki yana salladı.

"Yorganın altına gir ısınırsın. Hem sen uyumayacak mıydın?"

Omuz silktim. "Uykum gelmedi." Aradığım ilgiye ulaşamayınca birden kollarımı üzerinden çekerek trip modumu aktifleştirdim. "Tamam Enes tamam. Ben cansız yorgan kişisiyle ısınırım. Sen devam et bilgisayarla bakışmaya. Bilmem kaç çekirdekli bilgisayarı kaç yıllık karına tercih ettin."

Sadece beş aylık evliyiz, lütfen çaktırmayın.

"Kaç yıllık karıma mı?" dedi gülerek. Yapıştığını düşündüğüm sandalyeden nihayet kalktı. Trip atarken biraz uzaklaştığım için birkaç adım atmak zorunda kaldı. Adımları kesildiğinde tabiri caizse dibime girdiği için görüş açımda sadece çenesi vardı. Gözlerini görebilmek için bir adım geri gitmiştim ki kolumdan tutarak engel oldu. Ufak bir ivmeyle göğsüne çarptım. "Ne yapıyorsun?" dedim şaşkınlıkla. Kollarını belime sardı. "Yanlış hatırlamıyorsam ısınmak istediğini söylemiştin?"

"Evet ama..."

Yüzünü eğince o güzel gözlerini ve gülüşünü görebildim. Alınlarımız birbirine değince kalbim geçen beş aylık zaman dilimine rağmen gümbürdeyerek atmaya başladı.

âmâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin