Selamunaleykum ⚘
Dünden beri bu bölümü yayınlayabilmek için uğraşıyorum. Wattpadin teknik sorunları yine beni buldu 😅
Bu bölümü gören herkes oyunu esirgemezse bir iki gün içinde bol Enes içeren yirmi birinci bölüm de gelebilir ;)
İyi okumalar 🌸
.
.
.Ensar ne dediğimi açıklamam konusunda ısrar etse de geçiştirdim ve annemleri aramam gerektiğini söyleyip telefonu kapattım. Kendi kendime zorlanarak aldığım kararları ona bir çırpıda anlatamazdım değil mi? Hem bazı şeyler söylenince değeri azalıyormuş, büyüsü kaçıyormuş gibi hissediyorum.
Rehberi açıp en üstteki isme dokundum. Annem de çok bekletmeden açtı.
"Selam güzelim! Sen bizi arar mıydın?
Gülümsedim. "Merhaba!" dedim neşeli bir ses tonuyla. "Nasılsın anne?"
"İyiyim tatlım. Reyhan'la beraber Cansular'a geldik. Çay içiyoruz." Arkadan Reyhan annemin sesi geldi. "Dur hoparlöre alayım kendin söyle." Birkaç saniye sonra Reyhan annemin sesi daha net geldi. "Fıstığım, çok özledik sizi. Aklımız hep sizde valla."
"Biz de çok özledik..."
"Ensar oralarda mı? Bi'çağırıver de onun da sesini duyayım. Çocuğumun hayatı gurbetlerde geçiyor resmen."
Dudağımı ısırdım. Nur'un telefonundan yaptığım görüşmeden daha zorlu olacağa benziyordu.
"Şey, yanımda değil. Baya yoğun çalışıyor."
"Anladım canım..." demesiyle rahatlayarak nefesimi verdim. "Aman işini halletsin de boşuna gitmiş olmayın."
Buruk bir gülümseme dudaklarıma yerleşirken beni görmedikleri için şanslıydım. Bu gidiş kesinlikle boşuna olmamıştı.
Bir süre havadan sudan konuştuktan sonra annem hoparlörü kapatmıştı.
"Kızım, Burak seni hiç aradı mı?"
Annemin sorusuna hafif bir şaşkınlık gösterip "Yo. N'oldu ki?" dedim.
"Hiç, yok bir şey."
"Anne söylesene işte ya. Niye beni arasın ki o?" dedim işkillenerek.
"Ya bana sanki sana söylemesi gereken bir şeyler varmış gibi geldi. Teyzen de aynı fikirde. Neyse canım. Döndüğünüzde konuşuruz bunları."
Kaşlarım hafif çatılmış halde annemin ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum. Bir şey elde edemeyince boş verip omuz silktim ve anneme asıl söylemek istediğim mevzuya giriş yaptım.
"Anne, sana bahsetmek istediğim bir şey var. Daha doğrusu yardımına ihtiyacım var."
"Söyle kızım. Bir ihtiyacınız mı var? Paranız mı azaldı?"
"Benim ihtiyacım yok çok şükür. Ensar'ın da aynı şekilde." Duraksadım. "Ya bak söyleyeceğim ama..."
"E hadi Âhla. Yapabileceğimiz bir şeyse yaparız tabiki."
Derin bir nefes aldım. Bir yandan da ne diyeceğimi düşünüyordum. "Burada genç kızlara eğitim veren bir kurs var. Ben bizzat öğretmenleri ile görüştüm; bana hangi derslerin verildiğinden, hangi etkinliklerin yapıldığından bahsetti. Kur'an-ı Kerim'den tut..."
"Kur'an kursu mu yani? Nasıl oldu bu, neden oraya gittin ki? Yoksa iznin bitti ve işe devam mı ediyorsun? Bak eğer öyleyse bozuşuruz."
Harika. Annemin tepkileri tam tahmin ettiğim gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
âmâ
SpiritualAyağa kalktım. "Kinci bir insan değilim ama senin söylediklerini unutamıyorum Enes." Sesim bir fısıltıdan farksızdı. Boğazım ağlamamı durdurma çabalarımın sonucu olarak düğüm düğümdü. Ruhumun neresine dokunursam dokunayım bir yaraya denk geliyordum...