y i r m i ü ç | ٢٣

2.6K 366 189
                                    

Otele girip odalarımıza çıktık. Kapıyı ardımdan kapatıp kapıya yaslandım. Bu iki olmuştu. Bir sabah otelden çıkıp dönemeyişimin ikincisiydi. Bu sefer daha uzun sürmüştü ancak asla ilki kadar kötü değildi. İlkiyle kıyaslanamazdı bile. Bacağıma saplanıp bu sefer sıyırmayan kurşuna rağmen hem de. Zihnime sızmaya başlayan rutubet kokulu karanlığı başımı iki yana sallayarak uzaklaştırmaya çalıştım.

Yatağa doğru ilerleyip elimdeki montu yatağa, çantamı da komodine bıraktım. Ayakkabılarımı çıkarıp yatağın kenarına bıraktığım terliklerimi giydim. Kıyafet dolabının önüne gelip aynadaki aksime baktım. Örgüm dağılmış, uyurken yaslandığım yüzeyin izi yanağıma çıkmıştı. Çok şapşal görünüyordum.

Dolabın kapağını açtım. Kıyafetlerim, üst raftaki iki boş valizim, alt raftaki ayakkabılarım... Her şey yerli yerindeydi. Sürekli insanlardan ödünç kıyafet alıp giymek çok rahatsız etmişti beni ve şükürler olsun artık öyle bir derdim yoktu.

Temiz kıyafetler seçip banyoya girdim. Canım saatlerce sıcak suyun altında durmak istese de suyu israf etmemek adına hızlıca işimi halledip çıktım.

Siyah eşofmanımı ve toz pembe kapüşonlumu giyinip saçlarımı kuruladım. Dağınık bir topuz yaptım, hâlâ Hale'nin tokasını kullanıyordum. Kendi kendime gülerken banyodan çıktım.

Yatağa adeta zıplayıp terlikleri ayağımdan fırlattım. Çantama uzanıp içinden telefonumu aldım. Sosyal medya hesaplarımda bir süre gezindikten sonra sıkıldığımı fark edip telefonu kapattım ve komodine koydum. Her ne kadar engellemeye çalışsam da sabah olanları düşünmekten alamıyordum kendimi.

Dönmek için sebep arıyordun. Şimdi bayağı büyük bir sebebin oldu sanırım.

Bunun onu ilgilendirmediğini söylediğimde ise benim ona daha önce söylediğim gibi buna sen karar veremezsin demişti.

"Sözlerinin beni nasıl etkilediğini bilmiyorsun." diye fısıldadım. "Aklından benden başka her şey geçerken benim ne halde olduğumu görmüyorsun."

...

Öğle yemeği için Ensar'la otelin yemek salonuna inmiştik. Açık büfede yan yana dizilmiş yemeklere iştahla bakarken acıktığımı hissettim.

"Patatesli gözleme çoktan sindirilip kanıma karıştı galiba. Çok açım!"

Ensar gülüp tabağına etli bir yemek ve pilav aldı. Bense etin yüzüne bakmayıp oyumu çorba ve koca bir kase salatadan yana kullandım.

"Mis gibi et varken yediğin şeylere bak."

Gözlerimi devirdim. "Bana ağır geliyor tadı, çok sevmiyorum."

Tatlıların önüne geldiğimizde iştahım iyice kabardı. "Ay! Muhteşem gözüküyorlar." Krepe benziyorlardı, üstlerine krema sürülmüş ve antep fıstığı serpilmişti.

Tatlıdan da birer porsiyon alıp tepsilerimizle birlikte duvar kenarındaki bir masaya geçtik.

"Şimdi ne yapacağız?" dedim arkadaki masada oturan adamla bakışlarımız kesişince. Tabağıma dönüp çorbamı kaşıklamaya başladım.

"Aslında yeteri kadar röportaj yaptım. Sadece onların düzenlenmesi ve akademik bir dille makaleye çevrilmesi gerekiyor."

"Yani?" dedim bir an ona bakarak.

"Yani, şimdi her şeyi akışına bırakıp dönüş günümüze kadar gezebiliriz. Bu esnada başka veriler elde etme imkanım olur belki."

"Sen ciddi misin?" dedim heyecanla kaşığı elimden bırakırken. "Biletleri erkene çekmiyoruz yani?"

âmâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin