Bu bölüm düzenlenecektir.
.
.
."En-"
Elini tekrar dudaklarıma örttü. "Bağırma insanlar bize bakıyor." Sonra gülümsedi ve elini çekti.
Onu o kadar çok özlemiştim ki korkuttuğu için azarlamayı sona bıraktım ve sarıldım. "Sen... ne zaman geldin ki?"
Güldü sarılışıma karşılık verirken. "Dün. Senin de döndüğünü öğrenince sürpriz yapmak istedim. Çok korkuttum mu?"
Ayrılıp yüzüne baktım. Sakal hariç hiç bir değişiklik yoktu. "Yok canım ne korkması(!). Hemen konuşmasaydın İsrail'in peşime adam taktığını düşünmeye başlayacaktım. Sabah da otobüste rezil oldum zaten. Psikolojim alt üst oldu." Aklıma gelen şeyle kocaman gülümsedim. "Ve psikoloğum ayağıma geldi. Allahım çok şanslıyım!"
"Yalnız bizde fiyatlar biraz tuzlu. Karşılayabileceğinizi zannetmiyorum Âhla Hanım."
Koluna vurdum. "Hiç değişmemişsiniz Ensar Bey."
"Ee böyle ayakta mı konuşacağız? Beni evine davet etmeyecek misin? Anlatacak çok şeyim var, bence senin de öyle maviş."
Ellerimi çapraz bir şekilde kollarıma sürttüm. "Gidelim o zaman. Dondum zaten. Ben durağa yürüyordum."
Cebinden anahtar çıkarıp yüzüme doğru salladı. "Araba şurada."
Otobüs bekleme derdimizin olmaması mutlu etmişti sabahki trajediden sonra. Heyecanım ve şaşkınlığım tazeliğini korurken arabanın kilidini açtı. Beni bindirip kendisi de şoför koltuğuna geçti. Emniyet kemerlerimizi taktıktan sonra arabayı çalıştırdı. Atkımı ve beremi çıkarıp kucağıma koydum.
"Hâlâ inanamıyorum." dedim bakışlarımı ondan uzun bir süre çekemeyerek.
"Neye?"
"Bir anda karşıma çıkmana. Rüya mı yoksa bu?"
Güldü. "Bu kadar özlediğini bilsem daha erken gelirdim." dedi alayvâri bir üslûpla.
"Gelmezdin."
Bir an bana bakıp yola döndü tekrar. "Neden?"
"Amerika daha cazip geliyor çünkü sana. Üniversite bitmeden oraya gidebilmek ve sonrasında masterını orada yapabilmek için ne kadar çırpındığını ikimiz de biliyoruz. Sonra... Amerika işte. Büyülü bir dünya(!)."
"Şimdi fikrimi sorsan ben de parantez içi ünlemi tercih ederim Âhla."
"Şaka yapıyorsun."
"Hayır yapmıyorum." Işıklarda durduk. Bana döndü. "Ben çok değiştim. Eski Ensar değilim, elhamdulillah."
Gözlerim hafifçe irileşti, yutkundum ve birkaç saniye bakıştık. Tepkimi dile dökemeyişim onun da şaşkınlık duygusunun ön plana çıkmasına sebep oldu. Arkadan gelen korna sesleri üzerine önüne döndü. Bakışlarım trafik lambasına kaydı. Yeşil yanmıştı.
Son kelimesine takılı kalmıştım. Onu anımsatmıştı bana. Sanki yanımda oturan Ensar değil de Enes'ti. Garip bir ürperti hissettim içimde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
âmâ
SpiritualAyağa kalktım. "Kinci bir insan değilim ama senin söylediklerini unutamıyorum Enes." Sesim bir fısıltıdan farksızdı. Boğazım ağlamamı durdurma çabalarımın sonucu olarak düğüm düğümdü. Ruhumun neresine dokunursam dokunayım bir yaraya denk geliyordum...