🍪65🍪

668 116 126
                                    

Çok sıcak yazamıyorum!

🍪

"Ne!"

Gözlerimi huzursuzca etrafta gezdirirken yürümeye devam ettim. Babamdan açıkça utanıyordum ve kabahatini gizleme yükünü de üstlenmiştim, hatta Harry irice açılan yeşil gözlerle bana bakarken işin aslını bilmesem özür de dileyecektim. Mahcup bir ifade takındım: başım eğik, dudaklarım düz çizgi halini almıştı. İçime çektiğim her nefes ciğerlerime oturuyordu. Kalbim elimde olmaksızın kırgın atmaya başladı. Harry'nin babam hakkındaki izlenimi beni etkilemeyecek olsa da korku dolu adımlar atıyordum, her an durabilecek ama onunla yüz yüze gelme cesaretim olmadığı için yola devam eden adımlar.

Neden ona bunu söyledim bilmiyorum ama Harry'e her şeyimi açmak gibi sınırsız bir arzuyla dolmuş olduğumdan aile sırları(!) pek sınır gibi görünmemişti.

"Louis o adamı dava etmelisiniz!"

Heyecan ve dehşet korkumu bir anda deldi ve olduğum yerde durup başımı hızla iki yana salladım. Bu dediği mümkün değildi!

O da durdu, çatık kaşarla bana bakıyor olması canımı yakmıştı, gözlerimi kaçırdım.

"Bunu tekrar yapabilir! Sana da zarar verebilir. O bir suçlu."

Yutkundum. Bu konuda konuşmak istemiyordum. Başımı iki yana sallayıp yürümeye devam etmek için adım attım. Ceketime sarıldım tek kolla  ve Harry'nin de beni takip etmesini bekledim ama o ne tuttuğu elimi bırakmış ne de ilerlemişti.

" Sana bir şey yaptı mı?"

Hayır anlamında başımı tekrar salladım, şüpheyle süzüyordu bedenimi, rahatsız hissettim. Babam benimle pek uğraşmazdı, sadece dediklerini yapmazsam ki bu da çoğu zaman olamazdı çünkü ne derse yapıyordum ve ondan hem çekiniyor hem korkuyordum. Bazen kardeşlerimi korumak için araya giriyordum ama onlar da babama pek görünmezlerdi bu yüzden bir sıkıntı çıkmıyordu.

Annem gittiğinden beri değişmişti her şey. O gitmeden önce sıradan bir aile hayatım vardı, evet babam yine umursamazdı ve bir ailesi yokmuş gibi davranırdı ama yine de idare ederdi.

Anneme saldırdığı gece onu aldatmış olduğunu öğrenmiştik ve annem de babama boşanmak istediğini söylemişti, evden çıkıp gittiğinde dönüşünün bu şeklide olacağını hiçbirimiz tahmin edemezdik.

"Ya yaparsa?" gülümsemeye çalıştım.

"Yapmaz- Harry" sonra da elini çekiştirip onu yürüme işine geri çektim. Bir süre sessizce yürüdük, elimi sıkıca tutuyordu. Onu fazla germiş olmalıydım. Beni bu kadar önemsiyor olduğunu bilmiyordum.

O Edward ve Edward seni çok umursuyor aptal, alışamadığım gerçekle kalbim tekrar hızlandı. Onunla haftalarca farklı birisi olarak konuşmuştum üstelik onu, onun için reddetmiştim, bu kulağa çok komik geliyordu ve eminim güzel dizi çıkardı bizden.

"Annen nasıl?"

"Artık iyi."

"Senin için endişeleniyorum."

Cevap veremedim. Ben alışmıştım, annem de alışmıştı, bu durum en çok kızları etkiliyordu. Özellikle de ikizleri.

"Güneşten gidelim mi, üşüdüm?"

Konuyu kapatmak için attığım adıma karşılık olarak oflamış ve başını sallayarak arkamdan yolun karşısına geçmişti. Küçük taş parkelerle kaplı yolda üç beş çöp vardı, ikindi güneşi parlamaya başlamıştı, hava esiyordu, çarşıya girdiğimiz içinse gürültü ve karmaşa artmıştı, Harry bana daha da yaklaşıp iyice sokuldu. Sıcak fındık ve çikolatalı kurabiyeyi andıran kokusu etrafımı sarmıştı hemen. Başımı döndürüyor.

It's Time / LSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin