Sosyal psikolojim ciddi anlmada bozulmuş haldeydi ve buraya yazıp hikayeye son anda sıvamak istememiştim üzgünüm.
🍪
Dün öğleden sonra tek ve sürekli yaptığım şey hevesle Harry'e yaklaşmak sonra da o beni fark etmeden sınıfıma kaçmak olmuştu. Gerçekten kaçmak.
Başımı umutsuzca iki yana salladım. Oysa ben hazırdım! Evren hazırdı! Harry bile hazırdı!
Fark ettiniz değil mi yemekte bana attığı bakışı! İşte o bakış, o minicik bakış, göğsümün ortasında koca bir fırtına yarattı. Olayın kasıtlı ya da tesadüf olarak gerçekleşmiş olması umrumda bile değildi. Midemde uçuşan kelebeklere tutunmaktı tek gayem.
Masanın üzerine kollarımı yastık yaparak yasladım başımı. İçim kıpır kıpırdı, ayaklarımı sallayıp duruyordum.
Ne ara bu hale geldim? Nasıl oldu? Hiç anlamıyorum, sadece durumdan memnunum ve her saniye katlanan hassas duygularımla geziyorum ortalıkta.
İç çektim seslice, öğretmenimiz sürekli olarak bana göz atıyor endişeli bir şekilde önüne dönüyordu. Yaptığım yanlış bir şey miydi? Aklım fikrim tamamen onunla dolmuştu ve ben heyecandan yemek bile yiyemiyorum, derslerimde de fazlasıyla geride kalmıştım. Gözlerimi yavaşça yumdum ve işte yapacak bir şey cidden yok yeşil gözler çoktan karşıma çıkmıştı. Tatlı bukleleri, gamzeleri, sarıya çalan kirpikleri, sarhoş edici aksanı...nasıl açacağım gözlerimi?
Tanrı aşkına, sadece gülümsemişti ama! Ani, yersiz bir yükselişle kaşlarımı çattım. Çünkü dün sadece gülümsemişti ve benim heyecan seviyem anında bünyemi aşmış kafamın üstünden yangın buharları çıkmıştı. Hem gözlerine bakmak istiyordum hem de asla ona bakamıyorum. Başımı kaldıramıyordum. Kaldırsam da sadece yüzünü görmek arkama bakmadan kaçmam için yeterliydi.
Mesela, dün yemekten sonra her teneffüs yanına gitmek için delice okulu turladım, bulduğum anlarda da ya kapıları yüzüne çarptım ya da kaçtım.
Tüm gün ve akşam aptal bir sakardım. Boş bardaktan su içmeye çalışmak, kaşık yerine çatal tutmak, elimde bir şey tutuyormuş gibi yaparken aslında hiçbir şey tutmamak, her dakika duvara toslamak, durup durup sırıtmak vs vs vs!
Ama bugün en azından açılma işini halledeceğim ki kafam rahatlasın evet, çok eminim.
Tek sorun, yarın dersimiz var ve biz bunun öncesinde pastaneye gideceğiz. Felaket, o her şeyi biliyorken nasıl ders anlatacağım? Mümkün değil!
İlk teneffüstü, zil yeni çalmıştı. Hava serindi, güneş parlıyor, camlarsa buğulu. Resmi hareketlerle sıramdan kalkmadan önce derin bir nefes aldım, sakin ol Louis, sadece ondan hoşlanıyorsun bu utanılacak bir şey değil!
İnternette izlediğim motivasyon videolarına göre yani!
Parmaklarımın uçlarıyla perçemimi düzelttim ve her adımda renk değiştirerek geçtim uzun koridordan, hızlıydım, gözlerim hareketliydi, başım dönüyordu yine de dikti omuzlarım. Pantolonumun belini çekiştirip, kazağımı çırparak kendime çeki düzen vermeye çalışıyordum bir yandan da. Kararlı erkek yürüşü diyoruz biz buna öğrenin hanımlar.
Tamam!
Onun sınıfının önüne geldiğimde bu duruşum saniyesinde bozulmuştu. Ama hayır yılmak yok, alt dudağımı ısırarak SAKİNCE içeri baktım. Halen kararlı bir erkeğim merak etmeyin. Sadece içim içime sığmıyor, kalbimin sesi sağır edici bir halde güm güm güm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Time / LS
FanfictionNiall şaka olsun diye Harry'nin telefon numarasını tuvalete yazmıştı. -Texting- -Düz yazı- -Öcülü espriler- -Mucize Uğur Böceği vibe-