Bu zamana kadar yanımda olan herkese teşekkür ederimm texting konusunda ilk denemem değildi ama ilk açık tecrübemdi bu hikaye :')
🍪
"Kurabiye ister misin?"
Kafasındaki havluyla saçlarını kurutmaya çalışırken bir yandan başını aşağı yukarı sallaması buradan oldukça sevimli görünüyordu. Üzerinde benim kıyafetlerim olması sadece işin ekstrası. "Şekerim düştü sayende." Hiç memnuniyetsizlik yoktu sesinde. Sırttım. Şekeriyle aramda özel şeyler yaşandığı doğrudur.
İyice terbiyesiz oldum-
Yatakta uzanmayı kesip doğrulurken en az onun kadar bitkindim aslında, uzun ve yorucu bir saat geçirmiştik kusura bakmayın. Gururluyum.
Kucağımdaki Kedicik yere atladı ve minik adımlarla ortalıkta gezinmeye başladı, annem iş gezisindeyken iki tane kediyi yatağıma almamda bir sorun göremiyorum.
Gerindim. Saçlarım kendi kendisine kuruduğundan ve ben öncesinde onları taradığımdan fena halde kabarmıştı. Komik görünüyor olmalıydım. Bu yüzden bileğimdeki tokayla saçlarımı topladım topuz yaptım.
"Sen kedicikle ilgilenirken ben senin şekerini çıkartacak o karışımı hazırlayacağım merak etme balım." dedim sonra.
Louis'nin eğilip kedimi kucağına alışını izledim, eşofmanın paçalarını katlamış ve kazağın kollarını çemremiş olmasına rağmen üzerinde garip duruyordu kıyafetlerim. Gülesim geliyor.
Kızar diye gülmüyorum.
Aşağı indik birlikte, onunla çok rahattım artık. Hiç çekinmiyorduk birbirimizden, mesajlarımızdaki samimiyeti bile aşmıştık. Hem arkadaş hem sevgiliydik ve bu kavramları genişletmek gibi planlarım var. Louis benim her şeyim olabilir yani sorun değil, her konuma uyuyor. Bazen dedem gibi bile konuşuyor.
"Zıplama merdivende, düşeceksin." Ya da annem.
Işıkları açtım, mutfak her zamanki gibiydi tek uğrayanı ben olduğum için buna şaşırmıyorum artık.
Gerekli her şeyi hazır ederken Balım sandalyenin birisinde oturuyor ve beni izliyordu şimdi. Zayn ve Liam'ın dedikodularını yapıyorduk.
"Onlardan bir bok olmaz." dedi Louis, havaya kaldırdığı Kedicik'le burun burunalardı. Kolumun altındaki kapla tezgaha yaslandım. Tane tane sordum. "Neden öyle dedin?"
"Malzeme bozuk da ondan, Liam denen ot var işin içinde ne olabilir en fazla." Konuşurken başını iki yana salladı, Kedicik Louis'nin burnunu yaladı sonra ve Louis güldü. Bense mal gibi izliyorum onları. Bal diye boşuna demiyoruz.
"Liam'dan ne istiyorsun?"
"Kafamda top sektiriyordu Harry." Kaşlarını çatıp bana bakınca utandım. Fesatlıktan utanıyorum masumluktan değil ama. Kızınca çok ateşli de.
"Barışın artık."
"Küsmedik ki." Pes ediyorum.
Önüme dönüp hamura şekil verirken şarkı söylemeye başladım. Louis de bana sessizce eşlik etti. Seslerimiz çok uyumlu. Biz çok uyumluyuz. Tanrı özellikle seçmiş sanki!
"Yarın piknik yapalım mı?" Birden aklıma gelmişti. Heyecanlandım, Louis ile piknik! Bulut izleme, taç yapma falan! Gerçi kış mevsimi ama olsun ben bulurum taç yapacak bir çiçek, ot da olur.
"Yazılılar bitmedi." Bezdim.
"Yazılıları sikeyim."
Güldü. Çok güzel gülüyor, ona bakmak için arkama döndüm. Kumral perçemini alnında düzlüyordu ve mavileri kapanmıştı. Parlıyor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Time / LS
FanfictionNiall şaka olsun diye Harry'nin telefon numarasını tuvalete yazmıştı. -Texting- -Düz yazı- -Öcülü espriler- -Mucize Uğur Böceği vibe-