🍪60🍪

665 129 114
                                    

İyi gecelerli günaydınlar efendimm

🍪

NE!

Louis...o- o benden mi hoşlanıyor?

Ama ama...biz arkadaştık!

Yüzümdeki ifade her neyse öylece dona kalmıştı. Duyduklarım kulaklarımı aşıp beynime girmiyordu ve ben nedense kabullenemiyordum. Louis...Tanrım Louis gerçekten benden mi hoşlanıyorsun! Bu çok saçma! Telaşla nefes alıp vermeye başladım. Ne diyeceğim ki şimdi sana? Benim ne farkım var senden? Başkasını sevdiğimi duyarsan belki bir daha konuşmazsın benimle, duymasan da konuşmazsın gerçi çünkü seni o şekilde sevmiyorum.

Neden kendi kendime sana açıklama yapıyorum! Bunu sesli yapmam lazım.

Etrafımı saran sıcaklık saçlarımı bileğimdeki tokayla toplama isteği uyandırıyordu, üstelik bandana da takmamıştım bugün. Ama kıpırdayamadım. Yeni birisi var gibiydi Louis'nin yerinde, farklı birisi...Resmen tek cümleye yığılmış kelimelerle karşımdaki çocuğa bakışlarım değişmişti, umutsuzlukla ve üzüntüyle doldum. Bunu istemezdim.

Dudaklarını birbirine bastırmıştı ve gözlerini ısrarla açmıyordu. Utanıyor olmalıydı, keşke onu rahatlatabilseydim ama ben şuan ondan daha beter haldeyim.

Ona arkadaş olduğumuzu söylersem, sonsuza kadar gider mi? Daha yeni tanıştık. Onu bırakmak istemiyorum, çok tatlı ve iyi birisi, hayır kaybetmek istemiyorum. Ama, ama ne diyeceğim ki?

Zil çalana kadar yani bir iki dakika o gözlerini açmadı ben cevap vermedim. Zille birlikte ayıldığımızda ise artık ikimizin de omuzları düşmüş, yüzleri asılmıştı. Çok kötü hissediyordum. Küçük arkadaşımın kalbini istemesem de kıracaktım.

"Louis."

Zorlukla seslenip ellerimi omzuna koydum, mavilerini yavaşça açıp bana baktı. Tek istediği hislerini benimle paylaşmaktı büyük ihtimalle, bana bu şekilde güvenmesi çok hoş, gülümsedim.

"Gerçekten şaşırttın."

Gözlerini kaçırdı. Rahat görünmeye çalıyordum.

"Ama senin erkeklerden hoşlandığını bile bilmiyordum. Beni ve şaşkınlığımı anla lütfen."

Tekrar karşı karşıya geldi bakışlarımız. Oturup ağlamak istiyorum! Mavileri kocaman olmuştu ve dikkatli bakarsanız içlerindeki yılzırları görebilirdiniz. Perçemiyse hafifçe alnına düşmüştü, gözlüksüz ayrı gözlüklü ayrı harika görünüyordu şu farklı ama sevimli yüzü, dudak büzerek süzdüm onu. Louis çok, çok, çok işte tamam mı? Onu üzmek ve kendimden kaçırmak istemiyorum.

"Bir şey demek zorunda değilsin. Sadece paylaşmak istemiştim."

Başımı salladım. Hipnoz olmuşçasına izliyordum yüz hareketkerini. Ellerimin altındaki omuzlarını yavaşça bıraktım, şimdi o da bana çok farklı bakıyordu dün ya da öncesinde baktığı gibi değildi.

"Bil istedim."

İnce dudakları buruk olduğuna emin olduğum şekilde kıvrıldı. Nefesim kesilmiş gibiydi. Ne yapmam gerekiyor? Ne demem lazım? Kıpkırmızı olmuştu yüzüm. Açılan oydu ben değil! Dudaklarım aralanmadan önce sessizce yutkundum ancak ben tek kelime edemeden Niall ortamıza atladı. Böylece tüm o gerginlik, hemde hepsi anında yok oldu. İkimiz de birbirimizden hızla uzaklaştık.

"Teşekkür ederim dostum."

Yüzlerimiz renkten renge giriyordu.

"Önemli değil ve iyi dersler."

Telefonunu aceleyle alıp neredeyse koşarak geldiği yolu döndü. Bense arkasından onu izledim. Ve şeyi fark ettim.

Daha uzun kazaklar giymeli.

"Ee Hazza!"

Sevgili sarışınım sırtına sertçe vurmuştu, en sevmediğim şey itiş kakış ama işte of arkadaşımın adı da Niall Horan yapacak bir şey yok ki! Somurtup ona döndüm.

"Louis benden hoşlanıyormuş."

Başta şaşırmış gibi bir ifade takındı ancak bu kısa sürmüştü ve Niall artık kahkaha atıyordu. Dünyanın en komik şeyi olmuş gibi hemde. Ne olduğunu bilmesem ona katılacaktım.

"Ne gülüyorsun? Ya beni bırakırsa?"

Sallamadı...sınıfa gittiğimizde bile  gülüyordu. Onu anlamıyorum. Benden ne istiyor bu çocuk! Kaşlarımı çatıp masanın üstüne attığım yeleğimi sinirle giydim sonra da sırama oturdum. Sınıf yavaş yavaş doldu. Hayatımın şoku ve itirafını almış gibi hissediyordum. Çok normal bir şeydi oysa olan. Anlaşılan ders boyu saçma duygusal tepkilerimi düşüneceğim.

Ben öyle sanıyordum yani
Çünkü sonra- bazı anlar vardır, asla tarif edilemez sadece anlatılır ve siz hayal etmek zorunda kalırsınız ya, işte o anlardan birisi gerçekleşti.

Telefonumu açtım, bildirim çubuğunu indirip gelen mesajları okudum. Hepsi William'dandı.

Willycik: HAHAHAHHAHA

Willycik: Seni aptal ben sana demiştim ama bu Louis'nin numarası diyeee sakın cevap yazma bu arada, HAHAHA

Willycik: huh bir gizem daha  çözüldü demek

Willycik: Yaşasın ben ❤️

It's Time / LSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin