🍪71🍪

595 98 154
                                    

Eheey ahali

Yazım yanlışı çorbası vermeye geldim size, bakın sayemde ders çalışmış olursunuz kontrol edip hataları tespit ederekk Türkçe çalışın ✨ testte yapıp yazıda tıkanan Merlin için de dua edin.
Büyük ihtimalle kör.

🍪

Tavana bakmayı kesip başımı ondan yana çevirdim. İkimiz de yatağa uzanmış sohbet ediyor, ayaklarımızı aşağı sarkıtmış ellerimizi karınlarımıza kenetlemiş gülüşüyorduk.

"Sahi, sen nasıl anladın ki benim William olduğumu?" O da bana döndü, halen gülümsüyordu.

Kitaplar, filmler, mesajlarımız, espiriler derken birden bire aklıma bu soru gelmişti ve işte, sordum, şak diye. Üstelik anlamadım. Bu soru...neden daha önce hiç aklıma gelmedi?

"Ya- Loueh - sana aot Eren'in dünyanın yüzde yetmiş beşini öldürüşünü anlatırken düşünmen gereken son şey buydu sanırım."

Parlak bukleleri sade, mavi yorgan örtüsüne serpiliyor, tatlı kokusu başımı döndürüyor, oda ışığı altındaki alayla ve şakayla kalkmış ince kaşı yeşillerine aralık dudak, hayran ifadelerle odaklanmamı engelleyemiyordu.

Tabi ya...tek derdim o ve güzelliğiyken nasıl aklıma soru, sorgu gelebilirdi ki zaten!

Kıkırtısı duyuldu. Gözlerimi kırpıştırıp ağzımı da kapatıp dikkatlice onu izledim. Okulda giydiği gömleği çıkartıp pembe kazağını giyinmiş saçlarının ön tutamlarını lastikle arkada toplamıştı. Sürekli bıcır bıcır konuşup elini kolunu savura savura yattığı yerde heyecanlı hareketler yaptığı için de haliyle kazağı elektriklenip saçlarını kabartmıştı. Bensee...pijamam ve asla hareket etmeyen saç yapımla yanında uzanıyorum.

Hey, akşam vakti evde o daracık pantolonla duracak kadar delirmedim.

Küçük alayına karşı boş boş yüzüne baktığımdan olsa gerek, beklemediğim bir anda burnumu sıkıp ben daha kaşlarımı çatmadan telefonunu çıkartıp mesajları açarak elime verdi.

Babam henüz gelmemişti ama yemek yenmiş, biraz odada kızlarla takılmış, onlara ödevlerini de yaptırdıktan sonra benim odama geri dönmüştük. Henüz erkendi, ve biz...konuşuyoruz, ilk defa bu kadar uzun ve kişisel, şimdi de ben...telefonuna DOKUNDUM... AMAN TANRIM HARRY'NİN TELEFONUNA DOKUNDUM!

Açık ekrandaki yazıda, bekle -BALIM MI?

Ayak parmağından başlayarak, kızarma sürecine hızlı bir geçiş yapsam da mimik olarak bir şey ima etmeden yazıları okumaya başladım, oh- Niall, telefonumdan Harry'e yazmış anlaşılan. Göz devirdim.

"Daha yaratıcı bir şey bekliyordum." telefonu aldı, omuz silkti.

"En azından ilk karşılaşmamızda sen Edward ben William beklerken birbirimizi görüp şoka girip mala dönmektense, tek seferde, iki öpücük aldığımız bir gün geçirdik!" gururla gülümseyen yüzüne karşı gülmeye başladım, o da katıldı, sesimiz kapalı kapı pencerelere, açık kalorifer peteğine çarpıyor odada dönüp duruyordu. Hazırlıksız gelen kalp çarpıntım başladı. Terliyor, gerginlikten yattığım yerde başım dönüyordu. Fenalık geldi.

"Senin öpücüklerle sıkıntın ne?"

"Öpmeyi çok severim ben!" gözlerini kapatıp başını sallayarak, neredeyse bağırdı. Kulağımın dibinde- ah bu şey normalde beni çok sinir eder...

"Ben öpülmeyi pek sevmem aslında-"

"Annen öpüyor ama!" aniden gözlerini açıp kaşlarını çattığında büzülmeye ramak kalan dudaklarını görmesem, korkardım evet ama dudakları...gülümseyip gamzesinin olması gereken yere parmağımı hafifçe bastırdım. Ona öylece dokunmaya, kıyamıyordum.

It's Time / LSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin