🍪101🍪

318 52 50
                                    

Nie yorum yapmıyorsnz kahpe msnz??

Alın düzenlemiyorum işte masumlar apartmanı izlicm

🍪

"Üzgünüm-"

Avuçlarını gözlerine bastırmış olduğu halde sanki beni görüyor gibi davranıp omzumu silktim. İki de bir durup maviş gözlerini kızarana kadar ovması canımı yakıyordu, ona dersi boş ver demiştim neden beni dinlemiyor? Eve gidelim gözlüğünü alırsın hem, demiştim. Anahtarını unutmuş. Resmen bir buçuk saattir kendi kendine eziyet ediyor.

"Tamam, gel." Masaya eğildi.

"Benim okumamı ister misin?" dedim. Başını salladı sessizce. Sinirli gibiydi. Onu bıraktığımda böyle değildi. Sınıfta saçma şeyler demiş olmalılar. Balıma insanları umursamamayı asla öğretemeyeceğim, o fazla düşünüyor insanlar da fazla üzerine gidiyor. Bu hep böyle devam edecek sanırım. Kendi kendime de koruyamam ki, bununla savaşmak bile istemiyor. Hem savaşmak istemiyor hem de yardım kabul etmiyor. En azından yanında olmama izin verebilirdi-

Soruyu okudum, kalemi elinden alıp dediğine göre işlemleri yaptım, bana ikinci defa anlatmak zorunda kalmasın diye oldukça dikkat ediyordum. Hayatımda hiç böyle hızlı matematik sorusu çözdüğümü hatırlamıyorum.

"27 çıktı?" Kaşlarımı çatıp balıma baktım.

"Ee?" Şimdi o da bana bakıyordu.

Boş bir sınıftaydık yine, klima açık olsa da biz montları çıkartmamıştık, hatta Louis'nin beresi bile kafasındaydı. Bu akşam kar yağarsa şaşırmam.

"Şıklarda yok." Hızlı ve hatalı-

"Artı üçü ekledin mi?" Kağıda değil halen bana bakıyordu ve yakın mesafede detaylanan gergin yüzü, kırmızı gözleri daha da sinirimi bozuyordu. Dudaklarım büzüldü. Kaşlarını çattı. Eğildiğim masadan hızla doğrulup kollarımı bağlayarak arkama yaslandım. Kalemi halen sıkıca tutuyordum.

Bir de hiçbir şey yok gibi davranmıyor mu!

"Neden kızdığın şeyi bana anlatmıyorsun? Biz sevgili değil miydik?"

Çattığı kaşları kalktı, yanaklarının kızarışını buradan takip edebiliyorum. "Önemli bir şey değil." Öyle bir yuvarlamıştı ki kelimeleri gözlerimi devirmek zorunda kaldım. Hiç inandırıcı değil.

"Ben önemli mi demedim."

Omuzları düştü. Başımı boş sınıfa çevirdim. Alındığım yoktu pek, tek istediğim şu ders kitabına daha fazla bakmaması, daha az sinirli görünmesi. Gözleri çok acıyor mudur? Belki de biraz kapatmalı? Bunun böyle olduğunu bilmiyordum, Zayn neredeyse hiç takmaz gözlüğünü ama gayet iyi.

"Harry!"

Saçlarımı savurarak bir daha sınıfa döndüm. Arkamdan umutsuzca bakıyordu. Hehe.

"Başım ağrıyor sadece." Mırıldıyor resmen. Bunu neden sevdim ki?

"Hı tabii."

"Neden inanmıyorsun ki?"

Aniden yüzüne yaklaşınca irkildi, sinirli bir suratla burnunun dibindeydim. Belirgin olmayan çillerinde gezindi yeşillerim. "Aynaya baksana sen bir, şu suratta başı ağrıyan bir bal mı yoksa kavanozuna ayılar dadanmış bir bal mı göreceksin?"

"Abartma Harry!" Korkuyla telefonun ekranından yüzünü görmek için önüne döndüğünde gülmemek için yanaklarımı şişirdim. Bereyle çok tatlı oluyor!

It's Time / LSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin