İkinci defa okursam çarpılırım kontrol falan yok yani, iyi akşamlar wğfppwpfğe
🍪
"Louis yeter artık lütfen!"
Ani bir hareketle kendisini masadan iterken gözlerim onu takip etti.
"Bu acıya daha fazla katlanamam!" Elleriyle yüzünü kapatıp ağlak bir sesle bağırdı.
Ne?
İsyan ettiğine bakmayın en fazla yarım saat ders çalışmışızdır. Yemek ye, üzerini giyin, Harry'i ikna etmeye çalış vs ancak oturduk. Onun da üçte ikisi Harry'nin mızmızlığıyla geçti zaten.
"Annen yok, kardeşlerin alışverişe gitmiş evde tekiz! Ve sen bana değil matematik kitabına bakıyorsun!" Yüz yılın ihanetini etmişim gibi bakıyordu yüzüme ama suç benim değildi, sınavlar başlıyor oysa yeterli notu alacak durumda değil halen.
İç çektim, sonra da bu gerçekleri bir milyonuncu defa ona anlatmak üzere ağzımı açtım ama aniden ayağa kalkarak benden uzaklaştı.
Bir de bana küçük diyor.
Üç yaşında olan kendisi.
" Hayır, konuşma balım. Beni ikna edemeyeceksin çünkü."
Hayır ikna edecektim ama konuşturmuyordu. Gözlüğümü düzelttim. Lafımı kesmesine göz devirip tekrar niyet ettim konuşmaya ama kulaklarını kapatıp odada gezerek şarkı söylemeye başladı. Tanrım.
Şarkı dediğime bakmayın, tek söylediği bir yığın lalalalalalaydı. Saçlarını iki yana savuruyor poposunu saçma sapan bir ritimle sallıyordu.
"Harry kes şunu." Gülümsüyorum.
Kollarımı bağlayarak dönen sandalyeyi ona çevirdim ve garip hareketlerini izledim. Yüzüme bakmamaya çalışıyordu, kesinlikle başarısızdı. En sonunda durup şaşkınca kaşlarını çatacak kadar. Çok sevimli.
"Ne diye o küçük ayaklarını sallıyorsun bana?" Açıkçası o diyene kadar topuklarımı yere vurduğumu fark etmemiştim.
"Çok mızmızsın ve buna kızıyorum da ondan."
Küçük bir çocuk gibi kızardı. Neden bu kadar sevimli ki? Saatlerce yüzüne bakabilirim. "Ama beni öpmüyorsun hiç." saatlerce öpebilirim-
"Asıl düşük not alırsan seni öpmem." Yeşil gözlerini kıstı. Ellerini beline koydu. "Beni tehdit ediyorsun?" Başımı salladım. Nefeslerim sıklaştı. Gözlerim parlıyor. Yanaklarının içini ısırdı, birden gülmeye başladık.
Ciddi olamıyorduk. Kavga edemiyorduk. İkimiz de özel olarak bu konuda kötüydük üstüne birbirimize karşı hislerimiz de arada olunca hiç yapamıyorduk. Bu iyi bir şey değil mi? Bana kırılırsa yüzünü asardı, ona kızarsam kollarımı bağlardım sonra problem çözülene kadar sarılırdık.
Annem ve babam gibi kavga etmezdik hiç. Birbirimize zarar vermezdik. Birimiz sonsuza kadar gitmek zorunda kalmazdı.
"Hadi gel devam edelim. Çok az çalıştık Harry."
Omuzlarını düşürdü, ancak garip bir gülümse canlandı dudaklarında. Kollarımı bağlamayı kesip kalemi masaya vurdum hafifçe, arkamı tekrar döndüm.
Gelip yanıma oturacağına ikna olmamıştım ama yine de sesimi çıkartmadım ve omzum üzerinden yüzüne tekrar bakana kadar kıpırdamadım. "Dersi geçersem bizde yatıya kalırsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Time / LS
FanfictionNiall şaka olsun diye Harry'nin telefon numarasını tuvalete yazmıştı. -Texting- -Düz yazı- -Öcülü espriler- -Mucize Uğur Böceği vibe-