Normalde yapmayacağım bir şey yaparak bu kadar çabuk ikinciye yeni bölüm koyuyorum. sanırım bu kararı almamı asıl etkileyen kişi rabiahong oldu. =) Umarım beğenirsiniz. Ben gerçekten çok sevdim bu bölümü çünkü =) Bu arada 5-6 bölüm sonra final olacak büyük ihtimalle, haberiniz olsun dedim =) İyi okumalar =)
41.Bölüm
Min Hyuk Taeyon’un neşeyle parıldayan gözlerine bakarak içten bir şekilde gülümsedi. Yanında duran Kang Joon da bu durumdan gayet memnun gibi gözüküyordu. Taeyon’un babası Kang Joon’un kim olduğunu biliyordu ama o da aynı Taeyon gibi Kang Joon’a güveniyordu ve onun artık Min Hyuk ile çalıştığını öğrenince bu durumdan fazlasıyla memnun olmuştu. Kang Joon ona karşı biraz çekingen davransa da o yine de Taeyon’un babası Jae Joong ona karşı hep samimi davranmıştı.
“O zaman artık evimizde kalmaya başlıyorum ben.”dedi Jae Joong kızına bakarak. Taeyon gözleri neşeyle parıldarken yerinde zıpladı neşeyle. Hızlıca Min Hyuk’a döndüğünde Min Hyuk başıyla onay verdi ona. Taeyon babasının boynuna atlayarak sevinçle bağırdı.
“O zaman ben de bu gece seninle kalacağım!” Seung Ho’nun yalancı öksürüğüyle Taeyon ona ters bakışlarını yollarken odadaki diğer herkes ikilinin bu sevimli hallerine keyifle gülüyorlardı.
“Taeyon-ah… Babanı biraz etrafta gezdirmek ister misin?”diye sordu Hyun Joon. “Eminim ki baban nasıl bir yerde çalıştığını merak ediyordur.”
Taeyon babasının merakla bakan gözlerine dönünce keyifle ayağa kalktı ve babasını da elinden tutarak kaldırdı. Jae Joong Seung Ho’ya eliyle gelmesini işaret edince Seung Ho başka bir şeye ihtiyaç duymadan hızlıca kalkıp onların yanına geldi. Babası başıyla odadakilere selam verirken Taeyon ona hızlı olmasını söyleyerek onu çekiştiriyordu.
“Taeyon’u uzun zamandır bu şekilde görmemiştim…”dedi Kang Joon gülümseyerek. Babası yanında olduğu zamanlarda Taeyon ne olursa olsun hep gülerdi. Annesini kaybettiğinde bu mutlu halleri azalmıştı ama yine de gerçekten mutlu ollduğu anlar oluyordu. Babası da gittikten sonra ise bir daha onu gerçekten mutlu bir şekidle görememişti Kang Joon.
“Onun şu anda bu kadar mutlu olmasını sağlayanlardan birisi de sensin Kang Joon-ah…”dedi Hyun Joon.
“Ben onun mutsuz olmasını sağlayan biriyim…”
“Hayır…”diyerek ona döndü Min Hyuk. “Taeyon senden bahsederken, diğerlerinden bahsettiğinden daha rahat… Seninle ilgili konuşurken gözleri parlıyor. Sana gerçekten güveniyor o, Kang Joon-ah… Bu güveninin boşuna olmadığını da kanıtladın zaten…”
“Umarım öyledir…”dedi Kang Joon düşünceli bir şekilde. “Çünkü kendimi hala ona karşı borçlu hissediyorum…”
Min Hyuk’un odasında bunlar olurken Jae Joong Taeyon’un elinden kurtulmak için ne yapabileceğini umutsuzca düşünüyordu. Onun heyecanına yetişemiyordu artık. Belki de yaşlanmıştı. Ama kızını bu şekilde görmeyi özlemişti de… Taeyon, Eun Joong ve Ye Rim’in giyinmesini beklerken kızların yanına gitmişti. Bu sayede Jae Joong da biraz dinlenebilme fırsatı bulmuştu. Yanında sessizce oturan Seung Ho’ya bakıp elini omzuna koydu. Seung Ho hızlıca ona dönerken Jae Joong onun bu hareketine gülümsedi.
“Ne o? Üç yıldan sonra eskisi kadar yakın hissetmiyor musun bana karşı?”
“Hayır!”diye hızlıca karşı çıktı Seung Ho. Sonradan duruulup önüne döndü. “Sadece…”
“Bana karşı suçlu hissetmene gerek yok Seung Ho-yah…” Seung Ho burukça gülümsedi önüne bakarken. Taeyon gibi babası da onun ne düşündüğünü anında anlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahne Bizim!
Teen FictionFan fiction değildir! “Sen istesen bile seni bırakmam Taeyon-ah… Sonsuza kadar senin yanında olacağım. Kalbinde olacağım, kalbimde olacaksın…” Onun bildiği tüm masalların sonunda “sonsuza kadar mutlu” yaşanırdı. Hayatının bir masal olmadığını, hiçbi...