Sahne Bizim! -40-

390 18 39
                                    

40.Bölüm

Jae Hee karşısındaki üzgün gözlere baktı. Onun bu şekilde olmasının nedenini bilmiyordu ama yine de içi acıyordu. Onu hiçbir zaman bu kadar zayıf görmemişti. Her zaman güçlüydü o… Ne olursa olsun yıkılmazdı… Ama şimdi, karşısında gördüğü yıkık bina aslında onun ne kadar kırılgan olduğunu görmesini sağlıyordu. Demirden sandığı binanın aslında bir avuç ince camdan inşa edildiğini anlamıştı artık.

“Bu kadar içmek sağlığın için hiç yararlı değil Taeyon-ah…” Taeyon onun söylediklerini umursamayarak biten bardağını doldurdu tekrar. Henüz günün erken saatlerinde oldukları için barda kimse yoktu. Olsa da Taeyon şu durumdayken medyaya yansıyacak dedikoduları önemseyecek halde değildi.

“Bana neden bu halde olduğunu anlatmak ister misin?”diye sordu Jae Hee elindeki havluyu omzuna asarak. Taeyon ondan telefonunu isteyince Jae Hee tek kaşını kaldırsa da onun dediğini yaptı. Taeyon kendi telefonunu kapattığı ve açmak istemediği için Jae Hee’nin telefonunu almıştı. İnternetten haberi bulunca telefonu tekrar Jae Hee’ye uzattı. Jae Hee ilk önce şaşkınlıkla okurken en sonunda kaşlarını çatarak başını iki yana salladı.

“Bu doğru değildir Taeyon-ah… Seung Ho sana böyle bir şey yapmaz…” Taeyon öfkeli bir kahkaha atınca Jae Hee’nin kaşları daha da çatıldı.

“Seung Ho seni bırakmaz… Seung Ho sana verdiği sözleri tutar… Seung Ho seni seviyor… Seung Ho senin peşinde koşarken seni aldatmaz…” Taeyon sinirle gülerek başını iki yana salladı. “Artık bu sözlere kanmam ben oppa. En son kandığımda bak başıma ne geldi?”diyerek iki elini yana açarak kendisini gösterdi.

“Saçmalama Go Taeyon!”diye çıkıştı Jae Hee. “Bunun arkasında eminim ki başka bir şey vardır. Şu an sadece öfkeyle hareket ediyorsun. Siz sonsuza kadar mutlu olacak bir çiftsiniz. Hikayenizin sonu bu şekilde bitmeyecek!”

“Sonsuza kadar mutlu mu?”dedi Taeyon bardağını eline aldı ve bir süre içindeki içkiye göz attıktan sonra içkiyi tek seferde bitirdi. Taeyon boş bardağını elinde çevirirken yorgun bir gülümsemeyle konuştu. “Sonsuza kadar mutlu derken ben sonsuz, o mutlu kısmını almış gibi daha çok…”

“Hadi ama… Benim tanıdığım Taeyon hiçbir şekilde pes etmez…”

“O güçlü sandığın Taeyon söz konusu Young Seung Ho olunca her defasında pes ediyor…”dedi Taeyon kendisine acıyarak. Belki de ona daha çok değer verdiğindendi tüm bunlar… Seung Ho’nun ona vurduğu her darbe ölümcül bir acıyla sarsılmasına neden oluyordu ve onu ayakta tutan her şeyi yerle bir ediyordu her defasında. İçinden Jae Hee’nin dediği gibi bunun da arkasında bir şeyler olmasını umuyordu. Yoksa bu sefer buna dayanamazdı. Kalbinin onu yarı yolda bırakacağından korkuyordu Taeyon… Çünkü bu sefer hiçbir şeyin geri dönüşü olmayacağını hissedebiliyordu. Tüm benliğiyle…

Jae Hee başını kızgınlıkla iki yana salladı hızlıca. Bunu kabul etmiyordu… Kabul edemezdi… Taeyon ve Seung Ho’yu uzun zamandır tanıyordu ve ikisinin birbirini ne kadar sevdiğini gözleriyle görmüştü. Soyut bir kavram olan sevgiyi somutlaştırıyordu onlar… Elle tutulabilecek, gözle görülebilecek bir varlık haline getiriyorlardı.

Seung Ho Taeyon ile buraya geldiğinde görmüştü Jae Hee… Onun gözlerindeki sevgi hala varlığını sürdürüyordu. Hatta artarak büyümüştü. Tayeon’dan uzak durmaya çalıştığını görmüştü Jae Hee… Ama daha bara girdiği anda gözlerinin onu bulduğunu da fark etmişti. Taeyon her ne kadar onu itmeye çalışsa da Seung Ho yine Taeyon’a geliyordu. Onunla olabilmek için her şeyi göze alacağını biliyordu Jae Hee.

Seung Ho Taeyon ile tanışmadan önce de bu bara geliyordu ve bu yüzden Jae Hee ile çok samimiydiler. Tabi, Taeyon ile tanışınca ve Taeyon’un da Jae Hee ile yakın olduğunu görünce kıskançlık yapmış ve o ikisinin yan yana olduğu ortamlarda Jae Hee’den nefret ediyormuş gibi davranmaya başlamıştı. Ama Jae Hee onun aslında kendisinden nefret etmediğini biliyordu. Taeyon’un yokluğunda neredeyse her hafta yanına gelmişti Seung Ho.

Sahne Bizim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin