Sahne Bizim! -6-

451 33 6
                                    

Multimedia: A.J

6.Bölüm

“Bazı şeyler göründüğü gibi değildir Taeyon-ah…”

Han Bin’in bu cümlesi üzerine Taeyon bir süre ona baktı. Han Bin’in ona bir şeyler anlatmak istediğinin farkındaydı. Ama ona zaman vermeye karar verdi. Başını önüne eğip tabağındaki yemeklerle oynamaya başladı.

“Doğru…”dedi sakin ama bir o kadar da üzgün bir sesle. “Onun bana olan aşkı gibi… Önceleri herkes birbirimizi ne kadar sevdiğimizin gözlerimizden okunduğunu ve her halimizden belli olduğunu söylerdi.”

Han Bin onun bu söylediğine kızmıştı. Taeyon’un Seung Ho’yu ne kadar çok sevdiğini en iyi Han Bin biliyordu. Aynı şekilde Seung Ho’nun da onu ne kadar sevdiğini de biliyordu. O zamanlar söylenenlerin hepsini bu şekilde yalanlaması, Seung Ho’nun ona karşı olan tüm duygularını bu şekilde görmezden gelmesi Taeyon’un fazlasıyla kırgın olduğunu gösteriyordu ama bilmediği şeyler vardı. Taeyon bir kez bile Seung Ho’ya ya da başka birine onun neden ayrılmak istediğini sormamıştı. O, başından vazgeçmişti savaşmaktan.

Zaten hiçbir zaman Seung Ho gibi popüler birinin onun gibi soğuk biriyle nasıl olduğunu düşünürdü. Kendini hiçbir zaman yüceltmemiş, beğenmemiş biriydi Taeyon. Her ne kadar etrafındaki insanlar onun güzelliğinden büyüleniyor olsa bile Taeyon hiçbir zaman kendisini beğenmemişti. Belki de bu yüzden Seung Ho’nun onunla olmasını imkansız bulmuştu.

Ama Seung Ho, Taeyon’un imkansız bulduğu şeyi gerçekleştirmişti. Onu kendisinden büyük o kabadayılık taslayan çocuğun karşısında gördüğü ilk anda ona vurulmuştu ve ona karşı olan hisleri onunla uğraştıkça, onu daha iyi tanıdıkça daha da artmıştı.

Taeyon aslında herkesin rahatlıkla anlaşabileceği biriydi. Ama soğuk duruşu insanları ondan uzak tutuyordu. Böyle olunca insanlar ona taraf almaya başlıyorlardı ve Taeyon da insanlar ona nasıl davranırsa aynı şekilde karşılık veriyordu. Aynı şey Seung Ho için de geçerliydi. Aslında ikisi de fazlasıyla benziyorlardı birbirlerine. Tek farkları, Seung Ho peşindeki insanların peşinde kalmasını sağlarken Taeyon onları umursamıyordu bile. Sadece dış görünüşü yüzünden onunla arkadaş olanları gözünden tanıyordu ve onlardan uzak duruyordu. Seung Ho ise onlardan en iyi şekilde faydalanıyordu.

Taeyon, Han Bin’in onlar hakkındaki düşüncelerini biliyordu. Kim bilir kaç kere Han Bin onu uyarmıştı insanlardan bu kadar uzak durmaması, kendisini bu kadar küçük görmemesi için… Ama Taeyon onun sadece abarttığını düşünüyordu. Aynı şey Seung Ho ile olan ilişkileri için de geçerliydi. Taeyon her zaman için Seung Ho’yu kaybetme korkusuyla yaşamıştı. Bu yüzden Seung Ho ondan ayrılınca sorgulama ihtiyacı hissetmemişti. Ayrıca, onu bırakan birinin peşinde koşacak biri de değildi Taeyon.

“Sanırım bu konuyu seninle tartışmak istemiyorum.”dedi Taeyon Han Bin’e göz ucuyla bakarak. “Nedense onun tarafını tutacakmışsın gibi hissediyorum ve, emin ol, bu hiç hoş bir duygu değil.”

Han Bin derin bir nefes verdi. Taeyon tabağındakilerle oynamayı bıraktı ve Han Bin’e zoraki bir gülüşle baktı. Başıyla dışarıyı işaret ettiğinde Han Bin de başıyla onayladı ve ayağa kalktılar. Arkalarında neredeyse hiç yenmemiş tabakları bırakarak…

Bahçede, her zaman takıldıkları yere ilerlerken Han Bin konuyu değiştirmiş ve o burada yokken kaçırdıklarını anlatıyordu. Taeyon da konunun değişmesinden memnun bir şekilde keyifle onu dinliyordu. Onu dinleyip heyecanlı hallerine gülerken onun bu enerjik hallerini özlediğini fark etti. Aklına gelen şeyle durup Han Bin’e döndü.

Sahne Bizim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin