Sahne Bizim! -9-

364 23 11
                                    

Multimedia: Han Bin'in Babası

9.Bölüm

“Vay canına! Seni tekrar görebileceğimi sanmıyordum.” Taeyon, Joon’un bu cümlesi üzerine sadece gülümsemekle yetindi. Arabaya bindiklerinde başını omzuna doğru yatırarak şirin bir surat ifadesiyle Joon’a baktı.

“Beni gördüğüne sevindin, değil mi oppa?”

“Tabi ki!”dedi Joon ona gülümseyerek. Arabayı çalıştırıp okuldan çıktıktan sonra tekrar konuştu. “Han Bin’den bir şeyler öğrendim ama onlar bana yetmez biliyorsun, değil mi? Ben Han Bin kadar sabırlı biri değilimdir. Neler olduğunu açıkça anlat.”

“”Yakında anlatacağım oppa. Hatta benim anlatmama bile gerek kalmayacak.”

“Hyung! Rahat bırak onu… Neden böylesin sen Tanrı aşkına? Nasıl oluyor da bizim aileden çıkabiliyorsun sen? Evlatlık falan olmadığına emin misin?”

“Annem varken bunu söyleyebiliyor musun sen gerçekten?”dedi Joon kendini beğenmiş bir ifadeyle. Han Bin ise ona acırmış gibi baktı.

“Doğru, annem de sabırsız ama senin kadar değil. En azından durması gereken yeri biliyor.”

Joon sadece omuz silkti ve dikiz aynasından Taeyon’a gülümsedi. Taeyon da ona karşılık verince Han Bin iç çekti sessizce. Taeyon her ne kadar farkında olmasa da, Han Bin abisinin Taeyon’a karşı olan hislerinin farkındaydı. Bu durumdan hiç hoşlanmıyordu. Joon, Taeyon’un Seung Ho’yu sevdiğini bilse de onun etrafında dolaşmaya devam ediyordu. Ama Taeyon onun duygularını hiçbir zaman fark etmemişti, ya da fark etmemiş gibi yapıyordu.

“Ahjumma ne yapıyor?”diye sordu Taeyon annelerinden bahsettiklerinde aklına gelen soruyla.

“Senin geleceğini öğrenince bir sürü yemek yapması dışında mı? Her zamanki gibi ortalığı yıkıp geçiyor.”

“Yosun çorbası yapmış. Doğum günüm de bile yosun çorbası yapmamıştı bana!”diye söylendi Joon.

“Evinden ayrıldığın için sinirli de öyle! Git kendi yosun çorbanı kendin yap. Yapamıyorsan da git satın al!”

“Tüm hayatımı onlarla geçirmemi mi bekliyorsun benden Han Bin?”diye sıkıntıyla söylendi Joon. Han Bin’in öfkesi yerini sakinliğe bırakmıştı.

“Hayır, tabi ki beklemiyorum hyung. Ama en azından üniversiteden sonra ayrılabilirdin.”

“Doğru.”diyerek Taeyon da arka koltuktan konuşmaya katıldı. Başını ikisinin ortasında ki boşluktan çıkartarak Joon’a baktı kızgın bakışlarıyla. “Neden ayrıldın ki oppa? Ahjumma senin için ne kadar endişeleniyordur?”

“Sen de mi Taeyon-ah?”diyerek isyan etti Joon. Arabayı durdurup emniyet kemerini açarken de kendi kendine söylendi. “Neden hepiniz çocukmuşum gibi davranıyorsunuz? 22 yaşındayım ben! 22!”

“Küçük bir çocuk gibi davranıyorsun.”dedi Taeyon arabadan inip. Kapıyı kapattıktan sonra ekledi. “22 yaşındaki küçük bir çocukmuş gibi…”

“Aigoo! Bu Taeyon mu?” Taeyon duyduğu sesle gülümseyerek arkasını döndü. Kapıda onu bekleyen Han Bin’in babasını görünce gülümsemesi daha da büyümüştü. Koşarak yanına gidip kollarını boynuna sardı. Han Bin’in babası da ona karşılık verirken gülüyordu. “Kocaman olmuşsun! Aigoo!”

Taeyon biraz geriye çekilerek karşısındaki artık yaşlanmış olan adama baktı. Her zaman için onun ikinci babası olmuştu. Babasının en yakın arkadaşıydı Han Bin’in babası. Taeyon’u kendi kızı gibi sevmiş ve büyütmüştü. Çocukken, özellikle annesini kaybettikten sonra, onların evinden çıkmaz olmuştu Taeyon. Ve ne Han Bin’in babası ne de annesi bu durumdan şikâyetçi olmamışlar, hatta daha çok duruma memnun olmuşlardı.

Sahne Bizim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin