Sahne Bizim! -32-

408 22 10
                                    

32.Bölüm

“Bakıyorum da bu sefer korumaların yok Go Taeyon.”

Taeyon kanındaki adrenalin yüklemesinden dolayı neredeyse ışık hızına yakın bir hızla atan kalbine rağmen ifadesiz bir şekilde karşısındaki adama bakmaya başladı. Tüm şaşkınlığı yok olmuştu bile. Bu zaten beklediği bir şeydi. Uzun zamandır ortalarda gözükmüyorlardı ama bunun şu an, burada olmasını beklemediği kesindi.

“Ne istiyorsunuz?”

“Hadi ama Taeyon-ah! Uzun zamandır ortalarda görünmüyoruz ve senin ilk söylediğin şey bu mu? Kalbimi kırıyorsun ama… Bizi hiç mi özlemedin?”

Taeyon karşısındaki adamın alaycı tavrı karşısında kayıtsız kaldı. Onun bu tavırlarına alışmıştı artık. Aynı her seferinde evini dağıtmalarına alıştığı gibi… Ona göz dağı vermek için geldiklerinde, istisnasız her seferinde, evini yağmalıyorlardı. Sürekli ev değiştiren Taeyon’un evinde değerli bir şey olmadığı için Taeyon bunu hiçbir zaman önemsememişti. Onların dağıttıkları şeyleri toplamazdı da… Gerektikçe etrafa saçılmış olan eşyaları kullanır ve işi bittikten sonra olması gereken yere kaldırırdı. Her şey yerli yerine geldiği zaman tefecilerin yeniden gelme zamanı gelmiş demekti.

Bu sefer ne yapacaklarını merak ediyordu Taeyon. Burada yağmalayacakları bir şey yoktu. Evinde olsalar Taeyon ve Kang Joon, karşısındaki iri adam, sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi rahat ifadelerle konuşurken diğer adamları evi dağıtırlar, eşyalara zarar verirlerdi. Şimdi ise böyle bir durum söz konusu değildi. Arkadaşlarına mı zarar vereceklerdi? Bu düşünce Taeyon’un kalbinin daha da hızlı atmasına neden olmuştu. Değer verdiği insanların onun yüzünden zarar görmesini istemiyordu.

“Bir tefeciyi özleyecek kadar delirmedim henüz.”

Taeyon’un soğukkanlı cevabı karşısında Kang Joon siyah saçlarını savurarak memnun bir şekilde gülümsedi. İlk başlarda onun bu ters cevaplarına sinirleniyor olsa da artık alışmıştı. Beraber geçirdikleri o uzun zamanda alışmak o kadar da zor olmamıştı. Ama aynısını başka biri yapsa onu bunu yaptığına pişman ederdi. Taeyon düşüncelerinin dudaklarının arasından dökülmesine engel olamıyordu bazen. Bu durum da Kang Joon’un hoşuna gidiyordu. Amacı onu kızdırmak değildi Taeyon’un. O sadece gerçek düşüncelerini söylüyordu, çoğu kişinin aksine.

“Senin bu kaba tavırların seni daha da çekici yapıyor.”

“Ne istiyorsunuz Kang Joon? Farkında mısın bilmiyorum ama burası evim değil. Nasıl bir  zarar vermeyi düşünüyorsun bu sefer?”

“Nazik bir şekilde ilk ödememizi istemeye geldim.”

“Daha ödeme almadım.”

Kang Joon’un eğlenen bakışları bir anda sertleşince Taeyon içine doğan isteğe engel olarak bakışlarını kaçırmadı. Ondan bakışlarını hiçbir zaman kaçırmamıştı. Kang Joon ona doğru bir adım attı. Taeyon diğer adamlarla başa çıkabileceğini biliyordu ama Kang Joon ile başa çıkamazdı. Fazla tecrübeliydi ve onun neredeyse iki katı kadar olan cüssesi işini iyice zorlaştırıyordu. Diğer adamlar da cüsseliydi, evet, ama hiçbiri Kang Joon kadar tecrübeli ve yetenekli değildi. Kang Joon sadece Taeyon’a bakarken bile etrafında neler döndüğünü görebiliyordu ki bu yeteneği Taeyon’u korkutuyordu.

“Fazla sabırlı değilizdir Taeyon. Sana tam iki yıl verdik. Normal de birisine verdiğimiz süre en fazla 2 ayken hem de… Artık çıkış yaptın. Şimdi de ödeme almadığını mı söylüyorsun? Patronun buna karşı tepkisi ne olur sence?”

“Patronunun tepkisi umrumda mı sence? Sürekli sizinle uğraşmak zorunda kalmayı ben seviyor muyum peki? Elimde para olsa hepsini size verip bu beladan kurtulurdum zaten ve bunu o patronunu memnun etmek için değil, sizden kurtulup rahata erebilmek için yapardım, emin ol.”

Sahne Bizim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin