Sahne Bizim! -13-

328 20 11
                                    

Multimedia: Choi Min Hyuk

13.Bölüm

“Sınırlarını yeterince zorladın sanırım.”

Min Hyuk cam duvardan dışarıya bakarken kaşlarını çatarak söylemişti bunu. Taeyon’un yaptığı ufak çaplı showdan sonra o da kendisini zor tutuyordu. Taeyon sinirinin bir kısmını atmış olabilirdi ama Min Hyuk hala rahatlayamamıştı.

Aslında, Min Hyuk, Taeyon 2un bu kadar uzun süre sakin kalmasını beklemiyordu ve patladığı andaki tepkisinin daha büyük olmasını bekliyordu. En azında Se Na’nın suratında kan olmadan bırakacağını düşünmüyordu. Ama Taeyon, onu şaşırtarak kendisini kontrol etmeyi başarabilmişti. Tekrarlanan tüm o hakaretlere rağmen…

Min Hyuk, Se Na’nın o ikisi hakkında nasıl o kadar iğrenç şeyler düşünebildiğini hala anlayamıyordu. Taeyon’u kardeşi gibi seviyordu. Öyle olmasaydı bile zaten sevdiği biri vardı. Sevdiği biri varken Se Na’nın ima ettiği şekilde davranacak biri değildi. Hayır, sadece Taeyon ile değil, başkasıyla da o şekilde bir ilişki sürdüremezdi. Özellikle de sevdiği biri varken… Tabi bunu Hyun Joon dışında kimse bilmiyordu o yüzden onu suçlayamazdı. Ya da suçlayabilirdi. Min Hyuk sıkıntıyla iç çekip Se Na’ya döndü.

Se Na’ya dönmesine rağmen aklında başka düşünceler vardı. Büyük ihtimalle Shadow Boys’un tamamı, özellikle Seung Ho, onun In Na’dan hoşlandığının farkındaydılar. Onlarla fazla zaman geçiriyordu galiba… Tabi bir de Taeyon… Zaten o sadece kendisiyle ilgili olan şeyleri fark edemiyordu. Yoksa çevresinde dönen hemen her türlü olayın farkındaydı. Başını iki yana sallayarak düşüncelerinden kurtuldu ve asıl konusuna odaklandı.

“Şirketten atıldın.”dedi düz bir sesle. Sonra başını yana doğru sallayıp kendi kendine söylendi. “Aish… Taeyon’un o kadar yalvarması da boşa gitti.”

“Beni atamazsın.”dedi Se Na kendinden emin bir tavırla. “Eğer beni atarsanız babam…”

“Baban hiçbir şey yapamaz.”diyerek onun lafını böldü Min Hyuk kesin bir sesle. Zaten sinirliydi ve kendisinden küçük kendini bilmezin tekinin onu tehdit etmesi bu durumuna hiç yardımcı olmuyordu. Ayrıca ondaki gereksiz özgüven de sinir kat sayısının artmasına bayağı yardımcı oluyordu gereksiz yere.

“Babamı tanıyor musunuz da bu şekilde konuşabiliyorsunuz?”diye çıkıştı Se Na. Ama onun bu sözde korkutucu tavırları Min Hyuk’a işlemiyordu.

“Babanın kim olduğunu, Taeyon hakkında bilmemen gereken şeyleri nasıl bildiğini bildiğim gibi gayet iyi biliyorum. Mi Nam bunları öğrenirse ne olur sence?” Min Hyuk hoş bir durum olmayacağını anlatan bir ses çıkardıktan sonra ekledi. “Ah, bunları öğrendikten sonra seninle arkadaşlığını anında keseceğine eminim. Tereddüt bile etmeyecektir. Ayrıca… Emin ol benim arkadaşlarım babandan çok daha korkutucular.”

“Yine de…” Min Hyuk onun sarsılmaya başlayan güvenini keyifle izlerken gülümseyerek yine onun lafını kesti.

“Babanın bile korkacağına emin olduğum arkadaşlar…”

“Bunu yanına bırakacağımı mı sanıyorsun?”

Se Na saygılı konuşmayı bırakmış ve öfkeyle ayağa kalkmıştı. İstediği hiçbir şeyi elde edememiş üstüne bir de tehdit edilmişti. Min Hyuk onun bu hallerini şımarık küçük bir çocuğa benzetiyordu. Evet, fazla şımartılmıştı Se Na. O yüzden şu an istediğini elde edemeyince etrafına boş boş tehdit savuran çocuklar gibi davranıyordu. Eğer biraz oturup düşünürse Min Hyuk gibi birinin bu tarz tehditlerden etkilenmeyeceğini bilirdi.

Sahne Bizim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin