Sahne Bizim! -17-

359 23 9
                                    

Multimedia: Taeyon

17.Bölüm

Taeyon şirkete geldiğinde kızlarla koreografi üzerinde çalışmak için hızla kullandıkları prova odasına doğru ilerlemeye başladı. Başındaki şapka ve yüzündeki maske sayesinde sadece gözleri gözüküyordu ve bu durumun verdiği rahatlıkla başını dik tutarak yürüyebiliyordu. Herhangi birinin önünde başını eğmekten nefret ediyordu Taeyon. Böyle zamanlarda kendisinin olduğundan daha güçsüz bırakıldığını hissediyordu. Güçsüz olmaksa, bu hayatta isteyeceği son şeydi. Çünkü eğer güçlü olursa, tek başına bile olsa ayakta kalmayı başarabilirdi. Güçsüz hissettirildiği anlarda gerçek gücünden büyük bir parçanın kopup gittiğini fark etmişti ve bu durumu önlemek için her zaman için dik bir duruş ve sert bakışlarla güçlü olduğunu çevresindekilere hissettiriyordu.

Sessiz bir şekilde sert bakışlarla prova odalarının olduğu kata çıkmak için yürürken asansör yerine merdiveni kullanmanın daha iyi bir fikir olduğunu düşündü. Merdivenleri kullanan kişi sayısı beş parmağını bile geçmezdi. Bu, onu inceleyen gözlerden kurtulacağı anlamına geliyordu. Hem, merdivenleri çıkmayı severdi Taeyon. İnsanların tembelliklerine bir üst kat için bile asansörü kullanmalarını anlamsız bulurdu.

Aniden yanında beliren gövdeyle refleks olarak geriye doğru bir adım atıp düşmanı tanımaya çalışan bakışlarını yanındaki bedenin sahibine çevirdi. Gelen kişiyi görünce gerilen bedeni hızla rahatladı. Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırarak aniden beliren Min Hyuk’u süzdü.

“Sen de nereden çıktın?” Min Hyuk onun sorusunu duymazlıktan gelip ellerini cebine soktu ve yaramazlık yapmakta olan bir çocuk edasıyla bakışlarını Taeyon’a çevirdi.

“Demek Seung Ho seni arka bahçeye götürüp özel bir şeyler konuştu…”

“Sen nereden öğrendin bunu hemen?”

“Fanların ne kadar hızlı olduğunu bilemezsin.”dedi Min Hyuk gözlerini abartılı bir ifadeyle devirerek. Taeyon bazen onun 28 yaşında bir yetişkin değil de 15 yaşında bir genç olduğunu düşünmekten kendisini alamıyordu. Kesinlikle bu adam çocukluğunu yaşayamamıştı! “Özellikle de Sunny’lerin…”

“Fan sayfalarını mı takip ediyorsun?”diye sordu Taeyon gözlerini kısarak. Aslında onun bu bilgiyi fan sayfalarından öğrenmediğinin farkındaydı. Tabi, oraya da bakmış olabilirdi ama sınıf arkadaşlarının çabasıyla hiçbir görüntünün alınmadığına emindi. Min Hyuk için görüntü yoksa kanıt yok demekti. O yüzden sanatçıları hakkındaki olayları nasıl öğreniyorsa her zaman ki gibi o yolla öğrenmişti.

“Ben değil! Bunun için adamlarım var benim! Sen benim kim olduğumu sanıyorsun?” Taeyon onun bu çocuksu savunması karşısında gözlerini devirdi. 18 yaşında olabilirdi ama kesinlikle Choi Min Hyuk’dan daha oldundu. Min Hyuk yaramaz bir gülümsemeyle öne doğru eğilip Taeyon’un yüzüne, görebildiği kadarına, baktı.

“Seung Ho’nun tarzı çok erkeksi değil mi sence de?”

“Erkeklerden hoşlandığını bilmiyordum.”dedi Taeyon önüne bakarken düz bir sesle. O sırada karşıdan gelen kişiyi görünce sırıtmasına engel olamadı. Min Hyuk ise olan bitenden habersiz merdivenleri boş sanmanın verdiği rahatlıkla olduğu yerde durup bağırdı.

“İlgi alanım kadınlar benim!” Yanlarından göz ucuyla onlara bakıp hafifçe selam veren ve başka hiçbir şey yapmadan geçen Yoo In Na’yı görünce gözlerini kaçırıp içinden Taeyon’u buna pişman edeceğine dair yeminler etmeye başladı.

“O zaman neden hala bekârsın? Evlenme zamanın geçiyor…” Min Hyuk göz ucuyla onları dinleyen In Na’ya baktı. Başını iki yana sallayıp Taeyon’u susturmak için hızlıca konuştu.

Sahne Bizim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin