Multimedia: Se Na
12.Bölüm
“Se Na… Jung Se Na yapmış…”
Ortama çöken sessizlikte herkesin gözleri anında Taeyon’u bulurken Taeyon, gözlerini yerdeki bir noktaya sabitlemiş sessizce duruyordu. Kendisini dipsiz bir kuyuya düşüyormuş gibi hissediyordu. Se Na ondan gerçekten bu kadar mı nefret ediyordu? Taeyon’un az önce hissettiği tüm rahatlama yok olmuştu. Kendisini ayakta duramayacak kadar kötü hissediyordu. Ne yapmıştı da Se Na’nın ondan bu kadar nefret etmesine neden olmuştu? Ne kadar düşünürse düşünsün aklına bir şey gelmiyordu. Ona karşı hep anlayışlı olmaya çalışmıştı. En yakın arkadaşını elinden aldığında bile… Onun için Min Hyuk ile anlaşma bile yapmıştı. Hiçbir zaman arkadaşını çaldığı için onu suçlamamıştı. Peki, sorun neredeydi? Aklına gelen başka bir düşünceyle gözlerini Min Hyuk’un gözlerine dikti.
“Nasıl her şeyi bu kadar ayrıntılı bir şekilde bilebilir?”
Min Hyuk kaşlarını çattı. Her şeyi bu kadar ayrıntılı olarak bilen bir tek Han bin vardı ve onun kimseye bu konu hakkında tek kelime bile etmeyeceğini hepsi biliyordu. Annesinin ölümüne kadar ayrıntılı bir şekilde bilgiye sahipti Se Na onun hakkında. Ama annesinin neden öldüğünü Seung Ho bile bilmiyordu. Taeyon bu konudan bahsetmekten hoşlanmıyordu. Han Bin ve Joon özellikle bu konudan uzak dururlardı. Seung Ho da bunu fark etmiş ve hiç sormamıştı ona. Babasının yurt dışına gittiğindense yine Han Bin dışında kimsenin haberi yoktu. Okuldakiler sadece peşinde tefecilerin olduğunu biliyorlardı. Şirketlerinin neden ve nasıl battığını bile bilmiyorlardı. O zaman, Se Na nasıl tüm bunları bilebiliyordu?
“Ne yapacaksın?”diye sordu Min Hyuk Taeyon’u daldığı düşüncelerden gerçek hayata döndürerek. Taeyon maskesini takmadan önce tek bir kelime söylemişti.
“Hiçbir şey…” Odadan çıkmak için arkasını dönecekken üç yetişkinin gözlerindeki şaşkınlıkla karışmış olan soru işaretlerini görünce başını yavaşça sağa sola salladı. Onun tepki vermemesine şaşırmışlardı, çünkü içindeki fırtınayı göremiyorlardı. Onları akıllarındaki sorulardan kurtarmak için açıkladı kısaca.
“Bir şey yapsam ne değişecek ki? Söylediklerini geri alamaz.”
Dediklerine kendisini de inandırmaya çalışırken arkasını dönüp odadan çıktı ağır adımlarla. Ne olursa olsun Se Na böyle bir şey yapmamalıydı ona göre. Ondaki bu nefreti anlayamıyordu.
Ortaokuldan beri aynı sınıftaydılar Se Na ile ve her zaman için onun nefretine maruz kalmıştı Taeyon. Eğer ona karşı iyi olursa aralarındaki bu garip anlaşamazlığı çözebileceğini düşünmüştü. Her zaman için bir sorunu olduğunda Se Na’ya fark ettirmeden yanında olmuştu Taeyon. Belki yaptığı şeyleri belli etse Se Na şu an olduğu gibi olmazdı ona karşı. Ama Taeyon birine iyilik yaparsa karşısındakinin mahcup olmaması için bunu saklardı her zaman için. Anlaşılan yanlış yapıyordu.
Se Na’ya her ne kadar iyi davransa da artık sınırına gelmişti Taeyon. Kendisini nereye kadar zapt edebileceğinden emin değildi. Hayatında en değer verdiği insanlarda bile gizlemeye çalıştığı şeylerin artık tüm dünyanın bildiği düşüncesi… İşte bu Taeyon’u asıl sinirlendiren şeydi. Seung Ho ile zamanında fazlasıyla yakın olmalarına rağmen bile bu konudan bir kez olsun bahsetmemişti ona. En yakın arkadaşı olan Han Bin ile bile bu konu hakkında konuşmuyorlardı. Ama artık tüm dünya bunu biliyordu!
“Göründüğünden çok daha olgun birisi o.”dedi In Na Taeyon’un arkasından dışarıya çıkarken. Min Hyuk ve Hyun Joon da onu takip ediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahne Bizim!
Teen FictionFan fiction değildir! “Sen istesen bile seni bırakmam Taeyon-ah… Sonsuza kadar senin yanında olacağım. Kalbinde olacağım, kalbimde olacaksın…” Onun bildiği tüm masalların sonunda “sonsuza kadar mutlu” yaşanırdı. Hayatının bir masal olmadığını, hiçbi...