Sahne Bizim! -30-

381 23 25
                                    

30.Bölüm

Taeyon gideli en azından bir saat geçmişti ve Eun Joong ile Ye Rim endişelenmeye başlamışlardı. Yan daireden sesler gelmediğini de düşününce endişeleri daha da artıyordu. Taeyon ve Seung Ho bağrışmadan bir an bile geçirmezken bu sessizlikleri korkutucuydu. En sonunda dayanamayıp Shadow Boys’un dairesinin önüne gittiler. Zile bastıktan bir dakika kadar sonra karşılarında yüzü çökmüş bir Seung Ho vardı. Onlara başıyla içeri geçmelerini işaret ettikten sonra kapıyı kapatıp onların peşinden salona geçti o da. Kızlar büyük beyaz koltuğa otururken o da kelimenin tam anlamıyla beyaz tekli koltuğa yığıldı. Eun Joong ve Ye Rim ne olduğunu anlamaya çalışarak endişeyle onu izliyorlardı. İkisi de onu böyle görmeye alışık değildi. Seung Ho ne olursa olsun sakin bir şekilde karşılar ve asla yıkılmazdı.  Birbirlerine baktıktan sonra tekrar dirseklerini dizlerine koyup yüzünü sıvazlayan Seung Ho’ya döndüler.

“İyi misin?”diye sordu Eun Joong endişeli bir sesle. Seung Ho başını onaylarcasına sallayınca Ye Rim atıldı.

“Hiç iyi görünmüyorsun oppa. Bir sorun mu var?” Seung Ho bakışlarını yere sabitleyip iç çekti. Hissettiği suçluluk duygusu fazla tazeydi ve şu an az önce kendi kendisine verdiği sözü yerine getirebileceğinden emin değildi.

“Taeyon nerede?”

“Kavga mı ettiniz?”

“Kavga etmeyi tercih ederdim.”diye mırıldandı Seung Ho. Ona bu şekilde acı çektirdiğini öğrenmektense kavga etmek çok daha iyi bir seçimdi.

“Nerede o zaman? En son buraya geleceğini söylemişti.”

“Benim odamda. Uyuyor.” Onun bu cevabı üzerine Eun Joong ve Ye Rim anlamadıklarını belirten bir şekilde ona baktılar. Seung Ho tam ağzını açacakken kapının açılma sesi duyuldu. Nasılsa onlara da anlatması gerekeceğini bildiğinden sakince bekledi Seung Ho. Ama bu sakinlik sadece dışarıdan belli oluyordu. İçinde kopan fırtınaları herkes fark edemezdi. Kahkahalar atarak grubun diğer üyeleriyle beraber odaya giren AJ de onun her duygusunu anlayanlardandı ve onu gördüğü gibi kahkahası havada asılı kalmıştı. Hepsi önce endişeyle karşılarındaki koltukta oturan Eun Joong ve Ye Rim’e daha sonra başı öne eğik bir şekilde oturan Seung Ho’ya baktılar.

“Neler oluyor burada?” diye sordu AJ diğer büyük beyaz koltuğa otururken. Diğer üyeler de onu takip ettiler. Hepsi oturup dikkatini ona verince Seung Ho konuşmak onun için işkenceymiş gibi bir ifadeyle başını kaldırıp onlara baktı.

“Sessiz olun, Taeyon uyuyor.”

AJ onun bakışlarını görünce bir şeyler olduğunu anlamıştı. Yerinde huzursuzca kıpırdandı. Taeyon ile ilgili bir şey olmuştu. Bunu anlamamak için salak olmak gerekirdi. Ama asıl sorun Seung Ho’nun kalkanlarının inmiş olmasıydı ve bu hiç de iyi şeyler çağrıştırmıyordu ona.

“Taeyon’u Hyeri konusunda konuşmak için çağırmıştım. Hepiniz onu tanıyorsunuz. Taeyon onun egosuna fazlasıyla büyük bir zarar verdi ve Hyeri bunu onun yanına bırakmaz.” Diğerleri başlarıyla onayladılar. Hepsi Hyeri’nin en büyük eğlencesinin stajyerler ve yeni çıkış yapmış sanatçılara eziyet etmek olduğunu biliyordu. Seung Ho derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. “Onunla konuşurken babası aradı. Onunla üç aydır görüşemiyorlarmış.” Sinirle ayağa fırladığında AJ gözleriyle onu takip ediyordu.

 “Lanet olsun ona bunu ben yaptım! Hepsi benim suçum. Eğer korkup onu bırakmasaydım…”

“Düzgünce anlat şunu.” Dedi AJ sert bir sesle. Böyle giderse ne olacağını biliyordu. Kendisini toplaması gerekiyordu. Seung Ho tekrar az önce oturduğu koltuğa oturdu.

Sahne Bizim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin