Sahne Bizim! -18-

400 26 19
                                    

Sevgili okuyucularım... Evet, tamam nasıl bir giriş yapmam konusunda hiçbir fikrim yok bana anlayış gösterirsiniz diye umuyorum :) Birazcık uzun bir bölüm oldu sanırım ve bölümün içinde kendi yazdığım şarkı sözleri var. Şarkı sözlerini beğenmeyebilirsinzi fazla eksikleri var ama ilk kez şarkı sözü yazdım ve inan bana hiç kolay bir iş değildi :D Hikaye için yazmıştım, nasıl bir şey olduğunu merak edebilirsiniz diye :) Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar :)

18.Bölüm

Taeyon ertesi gün okula gelmeden önce arabadan indi. Şu an da gözler üzerindeyken okula Hyun Joon ile gelip gittiğinin öğrenilmesi başına daha çok sorun açacaktı. Soğuk rüzgar uzun saçlarını yüzünün etrafında savururken yerdeki bir taşa tekme attı. Hyun Joon ona Shadow Boys ile takılmasının onun açısından daha iyi olacağını söylemişti. Ama Taaeyon sonuna kadar buna karşı çıkmıştı. Aslında, içinde bir yerle Hyun Joon’un haklı olduğunun farkındaydı. Tamam, belki de sandığı kadar derinde değildi bu düşünce…

Shadow Boys okuldakilerin, hatta tüm fanlarının gözünde, ulaşılamaz ve karşı konulamazdı. Onların zaten doğalarında olan sert tavırları, arada ortaya çıkan sempatik tavırları ve kızlarla fazla yüz göz olmadıklarının bilinmesi onları fanlarının gözünde ulaşılmaz konumuna getiriyordu. Taeyon bu düşünceyle alayla güldü. o kadar da ulaşılmaz değillerdi onun gözünde. İnsanların bu kadar aptal olmasına kızıyordu bazen.

Aslında Shadow Boys kendi şirketlerindeki kızlarla bile aralarına mesafe koyuyordu. Taeyon bunun nedenini hala çözememişti ve düşündükçe aklına erkeklerden hoşlandıkları gibi saçma düşüncelerin dolmasına engel olamıyordu. Halbuki, hepsinin kızlardan hoşlandığı apaçıktı. Tabi, bunu bilmesinin nedeni yan dairelerinde oturuyor olmaları da olabilirdi. Arada Dong Joon ve Yoo Seun’un hangi bayan sanatçının daha güzel olduğu konusundaki yoğun tartışmalarına kulak misafiri olmak zorunda kalıyordu. Bu tartışmalar genellikle A.J’in hoşlandığı başka bir bayan sanatçının daha iyi olduğunu ve ikisinin de artık çenelerini kapatmaları gerektiğini içeren uzun bir bağırışının ardından bitiyordu. Evet, bu zamanlarda kulak misafiri oluyordu bu olaylara ve bundan keyif aldığını da inkar edemezdi. Sanılanın aksine o kadar da sert ve ulaşılamaz değillerdi. Sonuçta onlar da birer erkekti.

Tabi tüm bunlar okulda ona en iyi korunmayı Shadow Boys’un vereceği gerçeğini değiştirmiyordu ve işte tam olarak bu durum onun canını sıkıyordu. Eğer Han Bin ile yada sınıftaki diğer arkadaşlarıyla takılırsa en sonunda onların da zarar göreceğinin farkındaydı. Ayrıca Seung Ho’nun bu durumda onun peşini bırakmayacağının da farkındaydı. Zaten bu şekilde çalmamış mıydı onun kalbini?

Eski zamanları düşünürken yüzünde oluşan buruk gülümsemeye engel olamamıştı. Birden yaptığı şeyin farkına vararak başını düşüncelerden kurtulmak için hızla iki yana salladı. Ne yapıyordu o? Onu ortada bırakan biri ile olan iyi anlarını düşünmesi ona acıdan başka ne getirecekti? Hayır, kesinlikle onların desteğini kabul etmeyecekti. Tekrar Seung Ho’ya kanması an meselesiymiş gibi hissediyordu ve kalbini bile bile katiline vermeyecekti. Ölse bile Seung Ho’nun yardımını istemeyecekti!

“Go Taeyon!”                                

Okulun bahçesinden girdiği anda adının seslenilmesiyle etrafına baktı şaşkınlıkla. Düşüncelerine o kadar dalmıştı ki kimin seslendiğini bile fark edememişti. Gözleri üstüne dikilmiş olan siyah gözlerle buluşunca iç çekti sıkıntıyla. Gerçekten adını her andığında Seung Ho bir yerlerden fırlamak zorunda mıydı?

“Ne istiyorsun?”diye sordu yanına gelen Seung Ho’ya. Seung Ho onları izleyen kalabalığı umursamadan ellerini cebine sokup gözlerini ona sabitledi.

Sahne Bizim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin