2.Bölüm
Kızlar dışında kalanlar da odadan çıkınca Yoo In Na Min Hyuk’a döndü. İkisinin de aklından geçen şey aynıydı. Endişeli gözleri buluşunca In Na derin bir nefes alıp konuştu.
“Bunun sorun olmayacağına emin misin? Yani… Taeyon’a baksana… Sadece adı geçince bile…”
“Bunun üstesinden gelebileceğini sen de biliyorsun In Na.”dedi Min Hyuk. Ortama derin bir sessizlik hakim oldu bir süre. Min Hyuk bu rahatsız edici sessizliği bölmek için tekrar konuştu. “Anlaşılan bayağı yakınlaşmışsınız.”
“İyi anlaşıyoruz.”dedi In Na ve bilmiş bir şekilde gülümseyerek ekledi. “Sorun olur mu?”
“Hayır. Onun da arkadaşlara ihtiyacı var.”dedi Min Hyuk başını iki yana sallayarak.
“Diğerlerine karşı nasılsam ona karşı da öyle olacağım. Merak etme. Özel hayatımla işimi ayırabiliyorum.”
“Bunu biliyorum In Na.”
Yoo In Na arkadaşına baktı. Onun da aslında Taeyon için endişelendiğini görebiliyordu. Ama ikisi de eninde sonunda Young Seung Ho ile Go Taeyon’un karşılaşacağını biliyorlardı. Ama karşılaşmalarından daha büyük bir sorun vardı. Min Hyuk’un o ikisi için düşündüğü proje…
“O ikisini tekrar grup olarak çıkarmayı düşünemez misin? Solo çıkış da yapabilirler. İlla ki grup çıkaracağım diyorsan başkalarıyla da eşleştirebilirsin. “
“Bu durumu aşmaları lazım In Na. İkisinin de…”
“Seung Ho bu durumu biliyor mu?”
“Sadece sen ve Hyun Joon Hyung biliyor.”
“Bunu duyunca nasıl bir tepki vereceklerini düşünüyorsun? Umarım burayı başına yıkmazlar…”
“Bunu düşünmek için daha erken.”dedi Min Hyuk sandalyesinde iki yana yavaşça dönerken. Ellerini birleştirip çenesinin altına koydu. Bakışlarını karşısındaki bir noktaya sabitlemişti. “Önce karşılaşmalarına izin verelim. Hem daha kızların çıkış yapması lazım. Taeyon bu şekilde saklanmaya daha fazla dayanamaz. Bu kadarı bile onun için fazla…”
“Uzun zamandır birilerinden kaçıp saklanıyor.”diyerek onu onayladı In Na da. Sonra aklına gelen başka bir konuyla bakışlarını Min Hyuk’a çevirdi. “Grubun adı ne olacak?”
“Dark Angels.”
In Na anında gelen bu cevap karşısında bir an afalladı. Normalde böyle bir soru sorduğunda Min Hyuk bunu uzun uzadıya düşünürdü. Daha önce sadece Shadow Boys’un adını bu şekilde birden söylemişti. Adının aklına nereden geldiğini sorduğunda ise Seung Ho’dan geldiğini söylemişti. Onun da karanlıktaki gölgelere saklanarak yaşadığını… Shadow Boys’ta ki diğer çocukların da ondan aşağıya kalır bir yanı yoktu aslında. En neşelileri gibi duran Yoo Seun’un bile…
“Dark mı? Black değil de dark?” dedi tek kaşını kaldırarak sorarcasına bakarak.
“Evet. Onlara daha çok uyduğunu düşünüyorum. Ayrıca Taeyon’a bir sahne adı koymamız gerektiğini düşünüyorum.”
“Neden?”dedi In Na. Bu durum ilgisini çekmişti. Sanatçılarını özel bir durum olmadığı sürece kendi isimleriyle çıkarırlardı.
“Bazı şeyleri sahnede unutabilmesi için…” In Na anlamadığını belirtircesine soran gözlerle ona bakınca açıklama ihtiyacı hissetti Min Hyuk. “Yaşadığın şeyler sen ne yaparsan yap adına siner. Biri adını söylediği an, tüm o yaşadığın anları kendi ismini duyunca tekrar yaşayabilirsin. Sevgilinin sana seslendiği romantik bir anı ya da babanın seni herkesin ortasında azarladığı o anı… Annenin seni severken kullandığı tonu ya da peşindekilerin sen kaçarken sana bağırışlarını, yerini diğerlerine söylerken kullandıkları tonu… Adın söylendiği zaman hangi tonda kullanılırsa kullanılsın sen aklına gelen herhangi bir ana gidebilirsin. Bunun hayranlıkla adını bağıran fanlar ya da nefretle sana seslenen anti fanlar olması hiçbir şeyi değiştirmez. Yaşadıkların o ada sindiği için…”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahne Bizim!
Fiksi RemajaFan fiction değildir! “Sen istesen bile seni bırakmam Taeyon-ah… Sonsuza kadar senin yanında olacağım. Kalbinde olacağım, kalbimde olacaksın…” Onun bildiği tüm masalların sonunda “sonsuza kadar mutlu” yaşanırdı. Hayatının bir masal olmadığını, hiçbi...