Buluşma

2.6K 283 156
                                    

Beğenin lütfen 🔪

cocopops çok güzel bir şey.

Altıma siyah bir eşofman, üstüme de beyaz bir crop giydim ve belki üşürüm diye bir de ince bir hırka aldım.

Odadan çıkıp dış kapıya gittiğimde Atsumu ve Osamu'nun masada oturmuş su içtiklerini gördüm. İkisi de terden bayılacak gibiydi.

"Duşa girin. Böyle uyumayın. Özellikle Atsumu, sen."

"Hey, neden sadece beni uyarıyorsun?"

"Osamu duşa giriyor çünkü. Ama sen mal gibi girmeyip üşüten tiplerdensin."

Yüzünü havluyla yaklaşık 50 saniye kuruladı ve baştan aşağı beni süzdü. "İyi olmuşsun, aynı benim gibi moda anlayışın güzel."

"Ne yani, benimki kötü mü?"

Osamu'nun sorusu ile Atsumu kahkaha attı, kafamı iki yana sallayıp sabır dilerken kapıya yöneldim.

"Kardeşine görüşürüz öpücüğü vermiyor musun? Üçüzünüz ulan biz! Yazıklar olsun!"

Atsumu'nun her zamanki duygu sömürüsü ile durdum ve geri onlara yürüdüm. Atsumu gülerek yanağını uzattı. Yanağını öptüm ve Osamu'ya uzandım, onu da öptükten sonra doğruldum.

"Bir şey olursa ara."

"Bir şey olmasa da arayabilirsin."

Osamu'nun dediği şey ile gülerken kapıya yöneldim. "Ben çıktım, görüşürüz!"

10 dakika kadar sonra Akaashi'nin istediği buluşma yerine gelmiştim. Duvara yaslanmış, telefona bakıyordu.

"Selam."

Gözünü telefondan ayırdı, "Selam." baştan aşağı kısa bir süreliğine beni süzüp geri yüzüme döndü. "Güzel olmuşsun."

"Teşekkürler!"

Etrafa bakındım, "Ee, ne yapacağız?"

"Kahve alalım mı? Ondan sonra da bir yerde oturur sohbet ederiz."

"Olur."

Bir kafeye gittik ve kendimize kahve aldıktan sonra dışarıda, büyük bir parkta çimenlere oturduk.

"Sana soru sorabilir miyim?"

Her şeyden izin alması çok nazikti ama istemsizce komiğime gidiyordu. Şu ana kadar tanıdığım kimse bu kadar izin almamıştı.

"Sorabilirsin tabii ki."

"Amerika'dan neden buraya döndün?  Yani eğitim olarak oranın daha iyi olduğunu düşünüyorum."

"Ah... Şey, biraz sorun yaşadım ve ailem ceza olarak buraya gönderdi."

"Ceza mı? Amerika'dan buraya gönderilecek ne yaptın ki?"

Ona bir çocuğun kafasında gitar kırmamdan bahsetsem ne düşünürdü ki?

Kesinlikle şu an bundan bahsetmek istemiyordum.

"Daha sonra anlatırım bunu."

"Peki."

Telefonumun çalması ile kahvemi yere bıraktım. Osamu veya Atsumu'nun aradığını düşünüyordum.

Cebimden telefonu çıkarınca Amerika'daki müzik grubumdan arkadaşım olan Edric'in aradığını gördüm.

Telefonu açarak kulağıma dayadım, "Hey, Edric!"

"Selam güzellik! Kaç gündür konuşamadık. Japonya nasıl?"

"Bildiğin gibi işte, kardeşlerimin yanında yaşamak şu an biraz garip geliyor. Tek yaşamaya alışmıştım."

Arkadaki enstrüman seslerinden bir yerde çalışma yaptıklarını anlayabilmiştim. Kendisi Amerika'daki en yakın arkadaşımdı, bateristti.

"Atsumu ve Osamu'yu bir gün ben de görmek istiyorum! Çok havalılar kızım!"

"Eh, yani..."

Gözüm Akaashi'ye kaydı, ingilizce bilip bikmediğini bilmiyordum. Eğer biliyorsa şu an tüm konuşmamızı anlayabiliyordu.

Onun yanında Edric ile daha fazla konuşmak istemedim. Onu daha sonra arasam daha iyi olurdu.

"Edric, şu an yanımda bir arkadaşım var ve dışarıdayım. Seni daha sonra arasam olur mu?"

"Olur tabii güzellik, görüşürüz. Atsumulara selam söyle!"

"Sen de bizimkilere söyle, görüşürüz!"

Telefonu kapattım ve rahat bir nefes alarak yere bıraktım. Akaashi'ye baktığımda gözü hâlâ telefonumun üstündeydi. Birkaç saniye sonra gözleri bana kaydı.

Garip bir ifadesi vardı, kızgın değildi ama mutlu da değildi.

"O senin sevgilin mi?"

"Ney?"

"Edric, sevgilin mi?"

"Ne? Hayır! En yakın arkadaşlarımdan biri!"

"Ah... Güzellik falan diyince ben de sandım ki..."

Demek ki ingilizce anlıyordu.

Elimi boşluğa doğru salladım, "O hep öyledir, kardeş gibiyiz. Aramızda başka bir şey olmadı hiç."

Kafasını salladı, "Anladım."

Akaashi x Reader (Haikyuu x Reader)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin