repeat after me

5.1K 629 655
                                    

Changbin, kapıdaki güvenlik görevlilerinin telaşla koşuşturduğunu görünce arabadan inip yanlarına ilerledi. Birkaç dakika sonra arabaya geri dönüp konuştu: "Kameralar bozukmuş; ilk kez böyle bir şey olunca telaşlanmış, hepsi."

Hyunjin, yeniden başlattığı telefonundan başını kaldırıp Changbin'e baktı. "Öyle mi? Neden hâlâ çözememişler?"

"Sistem kaynaklıymış, yarına kadar sürebilirmiş. Bu arada telefonuna bir şey mi oldu?"

Hyunjin, Yeongjin'in arkadaşının kamera işini güzelce hallettiğini duyunca sevindi. "Birkaç gündür sürekli kapanıyor. Bana yeni telefon alır mısın?"

"Ben, bilemem şimdi. Seni götüreyim. Hem yalnız kalmamış olursun." Changbin, arabayı tekrar çalıştıracakken; Hyunjin, kapıyı açıp indi.

"Bilemeyecek bir şey yok. Aynısından alırsın." Limitsiz kredi kartını çıkarıp Changbin'e camdan uzattı. "Ha bir de birkaç kutu siyah saç boyası istiyorum."

Hyunjin, asansöre ilerlerken; arkasından baktı, Changbin. Bu zenginliğin içinde tereddütsüzce yeni bir telefon aldırmasını anlamıştı da durduk yere siyah saç boyası istemesini anlamamıştı. Saçında bir değişiklik yapacaksa bunu ajansın saç stilistine danışması gerekmez miydi? Kameralar da bozuk olunca fazla kafa yormayıp bir an önce yola çıktı. Sonuçta tek görevi Hyunjin'i korumaktı. İsteklerini sorgulamak değil.

Hyunjin, asansördeyken Yeongjin'e mesaj attı. Kısa süre içinde geleceğinin cevabını alınca ona lobiden geçmeden gelebileceği yolu tarif etti. Neyseki orayı bilen çok kişi olmadığı için kontrol eden de yoktu. Dairesine girip hızlıca üstünü değiştirdi. Dolabının köşesinde duran çantasını görünce gülümsedi. Her şeyi hazırdı.

Beş dakika sonra Yeongjin gelince; onu giyinme odasına götürdü, Hyunjin. Changbin, artık geceleri kontrol etmeye hiç gelmese de kapıdan içeriye göz atmadan gitmiyordu. Hyunjin, onun görev aşkına cidden şaşırıyordu. Yeongjin'den yaklaşık on dakika sonra Changbin gelip kapıyı tıklattı. Evet, bir de elindeki kartla girmeyi bırakmıştı. Hyunjin, kapıyı anında açmazsa kartına başvuruyordu sadece. "İstediklerini aldım."

Hyunjin, Changbin'in elindeki çantaları alıp içine baktı. İstemediği bir şey daha vardı. "Bu ne?"

Changbin, ensesini kaşıyıp düşündü. Cidden onu neden almıştı ki? "Gittiğimiz kahvecide bu pasta ile çok bakışmıştın. Biliyorum, aşmaman gereken bir kalori sınırın var ama bunun kalorisi düşükmüş. Çalışan öyle dedi ben de aldım."

Pasta kabının kapağını açıp kokusunu içine çekti, Hyunjin. Evet, bu çikolatalı pasta dilimiyle cidden bakışsa da yerine bir kurabiye seçmişti. Zaten ondan da bir ısırık alıp bırakmıştı. "Ha bir de kartından almadım, onu." Changbin, kredi kartını Hyunjin'e uzatıp evin içine baktı. Her şey yolunda gözüküyordu. Gönül rahatlığıyla kendi kapısına doğru yöneldi.

"Teşekkür ederim, Changbin. Bir ara ciddi anlamda çeneni kırmak istiyordum. İyi ki yapmamışım."

Changbin, Hyunjin'in itirafına gülümseyip arkasına döndü. "Saçını eğer siyah yapmayı düşünüyorsan, bence yap. Yakışacağına eminim. İyi geceler."

Hyunjin, Changbin ile son sohbetinin böyle dostça olmasına sevindi. Elindeki pasta kabını masanın üstüne bırakıp Yeongjin'in yanına gitti. "Yiyecek ya da içecek bir şeyler ister misin? Gece uzun."

lostmyhead // hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin