same old song

5.5K 617 999
                                    

Yeongjin, Minho'nun sorusuyla afallasa da çabucak toplanması gerektiğinin farkındaydı. "Giysi parfümünden bahsediyordum. Ayrıca neyi sorguluyorsun şu anda?"

Minho, aldığı mantıklı cevapla sustu. Cidden neyi sorguluyordu? Hyunjin, bir gecede yerine benzerini mi geçirmişti? Böyle bir şey olamayacağına göre aklına gelen düşünceler saçmaydı.

"Değişikliklerden hoşlanmadığını bildiğim için şaşırdım. Hepsi bu." Evet, Hyunjin'in aniden ortaya çıkan değişiklikleri hiç sevmediğini biliyordu. Kendisi, sürekli Hyunjin'in hayatına müdahele edip bir şeyleri değiştirdiğinde de Hyunjin'i mutsuz ettiğinin farkındaydı.

Yeongjin, kırdığı büyük potu toparlayabildiğini düşünse de hâlâ endişeliydi. En iyisi konuyu değiştirmek diye düşündü. "Changbin nerede?" Minho, sonunda duran asansörün kapısı açılınca Hyunjin'e yol verdi. "Neden soruyorsun?"

"Göremedim, ne zamandır. Merak ettim."

Yan yana arabaya doğru yürürlerken birden durdu, Minho. Aklını kurcalayan bir soru vardı: "Aranızda ne var?"

Hyunjin'in, Minho'yu anlatırken gözlerinin içinin parladığını görmüştü; Yeongjin. Aslında güzel şeyler de anlatmıyordu, kırgınlığını anlatıyordu. Ama kendisini kıran bir insana olan sevgisi öyle büyüktü ki kırgınlığını bile geri plana atabiliyordu. Onun hislerini anlayabilen Yeongjin, Minho'nun sorusuna sinirlendi. Ne yani bu adam sevildiğinin farkında değil miydi?

"Beni koruyan kişiyi merak etmem için aramızda bir şey olmasına gerek yok. Ama aramızda sadece iş ilişkisi olan birinin bu soruyu sorması anlamsız."

"Tabi, profesyonel iş ilişkimizi korumamız gerek." diye geçirdi içinden, Minho. "Benim ajansımın mankeni olduğu için hayatında birisi varsa, bilmek en büyük hakkım. Neden soruma bu kadar takıldın?"

Minho'nun "benim için sadece çalışanımsın" demek istediğini anlayan Yeongjin, gülümsedi. Hyunjin'in dediklerini dinlemek zorundaydı, bu yüzden uzatmayacaktı. Geceden beri ilk kez yer değiştirdiklerine sevinerek arabaya bindi. Çünkü kendisini hiç etkilemeyen bu cümle, Hyunjin'in kalbini fazlasıyla kıracaktı.

Müzayedeye giden yolda düşüncelere daldı, Minho. Arabaya hakim olan sessizlik de yardımcı olmuştu, geçmişi düşünmesine. Hyunjin ile ilk tanıştıkları an da sonrasında beraber yaşadıkları her anı da hâlâ tüm canlılığıyla aklındaydı.

8 Yıl Önce

"İyi misin? Canın yandı mı? Özür dilerim."

Hyunjin, kızaran kolunu ovuşturarak elindeki defteri bir kenara bıraktı. Burada, habersizce otururken; başına basket topu yağmıştı. Neyseki beyin kanaması geçirmekten kurtulduğu için şanslıydı. "İyiyim de neden kafama top attın?" Başını korumak için feda ettiği kolundan başını kaldırıp yanına gelen çocuğa baktı. Kahverengi saçı karışık ve dudağı hafif aralık şekilde kendisine bakıyordu. Üstündeki gri tişört, saatlerdir basketbol oynadığını belli edercesine vücuduna yapışmıştı.

"Potanın altında oturuyorsun."

Başını biraz daha kaldırıp önünde oturduğu duvara baktı, Hyunjin. Cidden, koskoca bahçede potanın altına mı oturmuştu? "Altında birinin oturduğunu gördüğün halde potayı kullanman saçma değil mi?"

Minho, çocuğun kalkıp kot şortunu silkelemesini izledi. Daha önce hiç buralarda görmediği birisiydi. Ayrıca aksanı da farklıydı. "Normalde burada oturan biri olmadığı için gözüm kapalı atmıştım. Üzgünüm, buz koyalım mı koluna?

Hyunjin, çizim defterini sağlam kolunun altına sıkıştırıp gülümsedi. Sonuçta kolu kopmuş değildi. Karşısındaki çocuğun daha fazla endişelenmesine gerek yoktu. "Hayır hayır. Çok acımamıştı zaten."

lostmyhead // hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin