lonely star

4.6K 522 519
                                    

Hyunjin, tekrardan toplanabilecek uzunluğa gelen saçını toplayıp önündeki kağıtları incelemeye başladı. Tüm bunlar, onun ilgi alanına gerçekten girmiyordu. "Tapudan aldığım belgeler, şu mavi dosyada. Bu ev de senin üstüne gözüküyor. Neden çıkmak istiyorsun?"

Eric, dosyayı kuzenine uzatıp etrafa göz attı. Salon dışında birçok odanın eşyaları toplanmış ve kolilenmişti. "Benim üstüme olması bir şey değiştirmiyor. Minho almıştı." Mal varlığını net bir şekilde öğrenen Hyunjin, ne yapacağını düşünmeye başladı. Şu anda taşınmaz maldan çok nakit paraya ihtiyacı vardı.

"Şu eski evi, satışa sunsak kaç günde satabiliriz?" Eric, kuzeninin hangi evden bahsettiğini anlayınca başını olumsuz anlamda salladı. "O evi şimdilik satmaman daha iyi. Minho'nun kulağına giderse dikkat çekersin. Sonuçta evleriniz, aynı arazi üzerinde." Hyunjin, göz önüne almadığı komşuluk detayı ile canı sıkılsa da incelemeye devam etti.

"Sanırım ben, bu işin içinden çıkamayacağım. Minho'ya ödeyeceğim tazminattan sonra başka hiçbir şey yapmaya yetecek kadar param kalmıyor. Ki satın aldığım plaza ofis, öyle büyük bile değildi."

Oflayarak yeni açtığı banka hesabındaki kalan para tutarına baktı. Ajans açma kararının üstünden iki hafta geçmişti ve bu sürede Minho ile birkaç kez görüşmek zorunda kalmıştı. Bunlardan birisi de "Artık beni kontrol etmeni istemiyorum." diyerek bugüne kadar kazandığı ve Minho'nun gözetimi altında olan hesabını kapattırdığı zamandı. Minho, Hyunjin'den böyle bir atak beklediği için hiç karşı çıkmadan ona izin vermişti. Hyunjin'in ne planladığından ise haberi yoktu.

"Herkes, yeni bir iş kurarken zorlanır. Bunlar çok normal şeyler. Ayrıca Minho'ya ödediğin tazminat bitince öncekinden çok para kazanacaksın." Eric, masanın üstünden uzanıp kuzeninin elini tutarak gülümsedi. O, dinlenerek geçirmesi gereken sürede bir sürü şeye kalkışmıştı. Aynı anda hem işini hem de evini değiştiriyordu. Üstelik tüm bunları da Minho'nun şüphesini çekmeyecek şekilde yapmaya çalışıyordu.

"Dört yıl önce Minho bu kadar zorlanmamıştı. Üstelik ilk ajans binamız, benim tuttuğum kattan büyüktü." Hyunjin, binamız dediğini fark etse de düzeltme yoluna gitmedi. Sonuçta başka kimse yokken bir tek Minho ve kendisi vardı. Şu anki ajanstan çok daha küçük bir binada başlamışlardı, her şeye.

"Yanlış anlama ama o, bu işin okulunu okuyup da gelmiş. Üstelik bölüm birincisi olunca da etrafı, ona yatırım yapmak için sıraya geçen iş adamlarıyla doludur. Babasının maddi imkanları da ortada. Bir okulunu satsa bile o binayı satın alabilirdi, oğluna." Hyunjin, elindeki kalemi bırakıp kuzenini onayladı. Gerçekten de Minho, staj yaptığı büyük yabancı şirketlerden bile yatırım teklifi almıştı. İş hayatında ona güvenen ve destekleyen çok insan vardı.

"Şimdi itiraz etmeden beni dinle." Eric, birkaç gün önce İngiltere'ye gidip işinden ayrıldıktan sonra geri dönmüştü. Tüm bu ajans kurma işleri ve de kuzeninin yanında olma hissi, sıkıcı işinden daha mutlu etmişti. O yüzden koşa koşa istifa dilekçesini vermişti. "Şimdi biliyorsun ki benim sarı bebeğim vardı. Ona olan aşkımı da biliyorsun."

Hyunjin, gülümseyerek başını salladı. Kuzeninin evsiz kalmayı bile göze aldığı arabasını elbette biliyordu. "Ben, uzun süre burada olacağım ve ayrılmak zorundaydık. Onu, buraya getiremezdim." Anladığını belirten mırıltılar çıkardı, Hyunjin. Direksiyonların ve de doğal olarak trafiğin akış yönü, iki ülkede çok farklıydı.

"Uzun ilişki insanı değilim zaten onu, orada yalnız bırakmak da içime sinmezdi. Bu yüzden ben, onu sattım." Eric, hüzünlense de toparlandı. "Sterlin de değerli bir para birimi olunca hiç zarar etmedim sayılır. Kısacası şu an baya param var. Buranın parasına çevirince tam katlandı."

lostmyhead // hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin