Mediada ki fotografın bolumle alakası yok fakat cok güldügüm için koymak istedim.Sizde gülün diye. Sizide düşünüyorum yani.....
Rüya'nın ağzından
Eteğimi giderek yukarı doğru itmeye başladığında elini ittirip
-Bana dokunma!
"Ama canım çekiyor. Sen canın çektiği seyi yapmaz mısın?"
-Eğer senin gibi sapık diline ait seyse asla ve asla yapmam. Biraz daha burda kalırsan bagıracağım.
"Seni duyarlar mı?"
-Duymazlar mı?
"Öf aman ozaman kalk bir dans et benimle."
-Insan olmayı tercih etseydin evet seninle dans ederdim ama hayvan olduğun için seninle asla dans etmicem.
"Ozaman hayvanca davranıp sana bunu yapmam gerekiyor. "
Bos anıma gelip dudaklarım yapışmıstı. Istemsiz olarak şaşırıp ağzımın açık kalması nedeniyle alt dudagımı yakalamayı başarmıştı. Elimi omuzlarına koyup ittirmeye çalıştım fakat olmuyordu. Santim dahi oynamıyordu. Birinin onu yere yatırıp yumruklamasindan sonra hersey değişmişti. Koltuktan kalkıp hızla lavaboya doğru kostum. Lavabonun kapısını açıp kendimi iceri atarak ağzımı iyice yıkamaya başladım. Lavabonun kapısının açılıp biri yanıma doğru gelmeye başlayınca arkamı dönerek ona baktım. Ediz gelmişti.
-Sadece kes sesini.
ellerimi tutup lavaboya doğru beni döndürerek bir elimi bırakıp musluğu açtı. Saçlarımı geriye doğru atıp eline suyu alıp ağzıma doğru sürmeye başladı. Dudagımdaki rujun kırmızısı lavaboya akarken dudaklarım artık sıkıca yıkanmaktan yanmıs duruma gelmişti. Bitirip cebinden çıkardıgı peceteyle dudaklarima iskence yapıyormuşcasına sürdükten sonra beni kendine döndürerek
-Bir daha sakın senin bara geldiğini görmicem. ( Etegin uçlarını tutarak yukarı doğru cekmeye baslayınca ellerinin üzerine refleks olarak ellerimi koymuştum. ) Bir daha sakın ama sakın kısa seyler giyilmeyecek. Oturunca bacak bacak üstüne asla atılmayacak. ve son olarak da biri seni öperse ve ona karşılık verirsen bu sefer hiç acımam o dudaklari bir daha eski haline gelemeyecek kadar yıkarım.
"Sen kimsin ya? Bana karışma hakkın yok senin. Ben senin hicbirseyinim. Aynı şekilde sende benim için. "
Ellerini etek uçlarımdan hızlı bir şekilde atıp lavabodan çıkmak icin harekete geçtim. Kolumu tutan elin beni döndürmemesi amacıyla arkamı dönerek Efiz'e baktım.
-Ediz Kolumu bırak. Ben sana hastane de son sözümü söylemistim. Sevmiyorsan uzatmaya gerek yok! demiştim. Sende pılını pırtını alıp ülkene defolmustun. Simdi hangi yüzle tekrar karşıma çıktın sen Ediz? Sen gittikten sonra acaba ne hale gelmis olurum? Diye merak ettiğin icin mi geldin. Merak etme! Acı cektim. Hatta cok acı çektim. Aç kaldım. Kimseyle konusmadim. Ama sonra ne oldu biliyor musun? Bilmiyorsun ben söyleyim aşk'a olam inancımı kaybettim. Ediz Soykıran. Aşk diye birsey yok bunu anladım. Ögrenmek istediğini öğrendiysen simdi geri ülkene dönebilirsin. Defol Ediz Soykıran.
"Rüya! Bana defol diyemezsin!"
-Noldu Ediz Bey zorunuza mı gitti?
Tuttuğu kolumu daha cok sıkınca canım acimaya başlamıstı.
-Canımı acıtmakta var demi buraya gelisinde?
Acıyla ona bu sözleri sarfettigimde beni duvarla kendi arasına sıkıştırıp
"Salak kafam seni terletmis olabilir fakat bütün vücudum seni özledi. Bunun için geldim. "
-Ben.senin. oyuncagın. değilim!
her kelimeyi bastırırak söylediğimde biraz daha duvara doğru yapışmistim.
"Gerekirse benim oyuncagım olursun ha?"
-Ben. Senin . Oyuncagın mı olacagım ha? Hahahhaha ben buna anca gülerim. Bırak. Beni Ediz. Soykıran.
Öfkeyle verdiği nefesi yüzüme carptıktan sonra cekilip gitmemi beklemeye başladı. Bende yerimde durup
-Burdan defolacak sensin Ediz Soykıran. Ben değil.
öfkeyle kapıyı açıp vurarak çıktıktan sonra arkasından bende cıkarak Ilayda'ın yanına doğru gitmek icin ilerledim. koltuğu bos görünce gelir nasılsa diye düşünerek Boş olan koltuğa oturdum. Barmeni görünce bütün yüzüm kıpkırmızı olmuştum Fondetenim sağolsun. Bunu belli etmeyecekti. Yanıma doğru geldiğini görünce ufak bir gülümseme gönderdim.
Barmen: Ben Serkan.
"Bende Rüya."
-Rüya ismi vay be. Iyiymis. Böyle daha cok ben Sabaniye gibi isim beklerdim.
gülmeye baslınca gülme sesi çıkarıp
"Haha komik mi? "
-Sadece şakaydı. Adın gibisin maşallah.
"Sağol. Bu arada ayda 100.000 Tl kazanmak istermisin? Barmen Serkan. "
-Tabiki isterim.
"Ozaman aya cık. "
sesli bir kahkahayi patlattığımda bana anlamsızca bakıp devam etti..
Masaya doğru vurup
-Tık tık
kimo?
Ben aşk.
De siktir lo.
Dediğinde gülmemi kesip
"Kimya dersini kaldırmislar biliyor musun? neden???? Çünkü kim olduğunu bulmuşlar. "
-Gözlük takmıyorum. Neden biliyor musun? Çünkü gözlerim bozulur.
" lan bence sen ölmezsin."
-Neden?
"Çünküüü dünya malı dünyada kalır."
Ben gülerken gelen cevap kapak olup susmamı sağlamıştı.
-Gel kanka beraber takılak.
"Of ya bi laf soktuğumu zannetmistim. "
-Bosver dah yasın küçük. Büyüyene kadar laf sokmayı ogrenirsin sonra da laf sokarsın.
"Komikmiş. Bay serkan. "
-Ceza olarak sana birsey yaptıracagım.
"Neyin cezası?"
-Yüzüme kokteyl püskürtmenin.
"Neymiş?"
-Masanın üzerine cıkacaksın ve bağıra bağıra sarkı söyleyip dans edeceksin. Bir dakka bekle.
"Tamam"
Etrafa bakip Iloş'u aramaya başladım. görünürde yoktu. Birinin beni durtmesiyle başımı döndürdum. Elinde kırmızı bir ruj ile gelmis olan Serkan'a bakip
"Bunu napacagim?"
-Öncelikle ben bunu dudağına süreceğim. sonra da sen bunu baska bir erkegin dudağına süreceksin. Nasıl sürme yetkisini bulmak san ait.
"Nee? Hangi erkek dudağına kırmızı ruj sürdürsün?"
-Taktiklerin iyi olursa. Neden sürmesinler.
"Peki!"
-Uzat bakalım dudaklarını.
"Dudakta uzuyo muydu? Cüş. Teknoloji nekadar gelişmiş."
-Senin esprine tükiriyim.
yüzümü ona doğru yaklaştırıp dudaklarımi acarak sürmesini bekledim. Sürünce dudaklarımı birbirine batırıp geri actım.
"Ilk önce hangisini yapacagım?"
-Hangisini istersen?
"Peki önce dans ve sarki."
Gözüyle masayı gösterdiğinde koltuktan inip masaya doğru ilerledim. Yandaki tabureyi biraz daha kendime cekip topuklularimi masanin üzerine koyarak tabureye basip masaya çıktım. Bütün herkes dikkati benim üzerime verdiginde ve müzik kesildiğinde bağırarak
-Mikrofon verin bana.
Bir tane genç cocuk bana mikrofonu verdikten sonra
-Serkan çal Hadise-Prensesi.
"Okay baby."
Hadise'nin şarkısı çalmaya baslayınca dans etmeye başladım. Sarkı kısmına gelince mal gibi olan sesimle sarkıya başladım.
" Ne zaferinden bahsediyorsun
Savaşla aşkı karıştırmışsın.
Çık o karanlıktan, siperinden
Sen beni hep düşman var saymışsın.Sen rekabet iste
Ben buna bayılırım,
Kadının gücünü hafife alma.
Erkeklik gururun vardır sanırım
Perişan olup zor durumda kalma.İstersen bana ukala mukala de,
El üstünde tutulmazsam, hep el kalırım.
Prensesler gibiydim ben baba evinde,
Özgürlüğüme gölgeyi hakaret sayarım."
Karsımda edizi gördüğümde daha devam edememistim. Ama son görevimimi de yerine getirmek icin elimde tuttugum ruju faha fazla sıkarak
-Nerdedin aşkım?
diye bağırdım. Iki tane erkek aynı anda
"Burdayım aşkım" diye bagırınca kafamı onlara cevirip ikisine baktım.
-Hanginiz benim için herseyi yapabilir?
"Nasil seyler?"
diye bir tanesi sorunca düşünceli bir sekilde ona baktım.
-Süpriz. Yapar mısın yapmaz misin?
"Senin için yaparım."
-Ozaman buraya gel.
"Nereye? "
ona mal mısın? Dememek icin kendimi zor tutarak yapmacik bir gülümseme attım.
"Buraya. Masanın üzerine. "
-Peki.
Tabureye basarak yanıma çıktığında
"Son kez soruyorum. Herseyi yapar mısın?"
-Evet.
"Eğer yapmazsan senin öyle bir kötü fotoğrafını bulup gazeteye bile koydurtturma anlasmasını kabul edermisin? "
-Evet.
"Dudaklarını açm Sonra da sana bir ödülüm olacak. "
dudaklarını açtığında elimdeki ruju cıkarıp dudağına sürmeye başladım. Ilk basta kacmaya çalışsada ellerim ile yüzünu tutmustum. En sonunda tamamen dudaklarina sürdükten sonra
"Hadi bir de fotoğraf cekinelim?"
-Ne saçmalama.
Telefonumu getirdiktiklerinde ellerine yine tikip
-Fotoğrafımizi cekin. Sende benim icin herseyini yapmak istedigini söyledin. Bitti. Simdi gülümse.
sıkıntıyla oflayıp telefona doğru gülümsedi. Bende gülerek elimle orta parmağımı çıkarıp poz verdikten sonra telefonumu alıp
adama döndüm.
-Şimdi hediyedem Bir öpücük yeter.
Tam egilip öpecekken bacaklarımın baktığım zeminden çıkıp birinin kucağına geçtiğimi farketmistim. Kucağına alan kisiye bakınca Ediz olduğunu farkettim.
-Bırak beni. Hem daha burda can-
Elime verilen topuklularim ile çantamı görünce sıkıntıyla nefes verdim.
-Ah taksiden iyidir. Sen beni eve kadar taşırsın. Bende bu durumda para vermek zorunda kalmam.
"Sen merak etme! Seni eve götürüp neleer yapacagım üzerinde. "
-Ne yapacaksın?
soruma cevpa vermeden beni birseyin üzerine bıraktığında motorun olduğunu faketmistim.
-Sana kac kere diyecegim. Motordan korkuyorum. Yükseklikten korkuyorum falan diye.
"Istedigin kadar diyebilirsin!"
arkama oturup motoru çalıştırmaya başladı. Sonra hızla sürünce önümde olduğu icin ters bile olsa ona sarılmıştım. Ah kahretsin yükseklik korkum.
"Telefonundan o adamla olan resmini cabuk sil!"
-Bu bir emirdir gibi konuşma! O resim hatıra..Ölürüm de silmem.
"Görücez."
bir süre sonra motor durunca aşağıya doğru baktım. Egilerek inmeye çalıstıgimda Ediz inmis. Motoru bırakmayıp benide belimden tutarak indirdi. Sonra hızlı bir hareketle motorun düşmesine bile karşılık beni sırtına atarak ilerlemeye başladı.
"Şimdi iyi seni bağırtmaya götürecegiz. "
-Neee? Imdaaatttttttt!!!
Merdivenlerden çıkarken etegimin arkasına düşmesinden dolayı elimle etegimi sıkıca tutmustum.
-Ediz midem bulanıyor. indir beni. Imdattttttttt!
bir yerde durunca beni indirecegini zannetmistim fakat bir anahtari sokup kapıyı actı.
-Ya bırak beni imdaatttttt!
Kapıdan içeri girer girmez beni yere indirdiğinde arkadan gelem çığlık sesiyle arkamı dönmüştüm. Gözlerim yuvarlarindan çıkacakmis gibi olunca ağzımdan
"iloş!"
-Rüya!
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcunu yalarsın
AléatoireWattpad sayesinde tanışan 18 yaşında olan Ilayda ve Rüya buluşmaya karar verirler. Ailelerinden izin alıp 2 buçuk haftalık beraber hem buluşmak için hemde kafa dağıtmak için New York'a bir otel'e giderler. Umdukları gibi birbirlerini çok severler ve...