~
"Günaydın Tan'ı gördünüz mü acaba?" Sabahtan beri aradığım Tan'ı bulamayınca koridorda gördüğüm askerlerden birine soruyordum şuan. "Kral ile işleri vardı saray dışında." Büyük bi gizem değilmiş. "Tamam teşekkürler."
Madem ikiside sarayda yok kütüphanede büyükannemin defterini inceleyebilirdim sonuçta etrafımda ne küçük kız diyen biri ne de mutsuz bir Kral vardı.
Kütüphanede geçen saatler sonucunda elimde olan şey kocaman bir sıfırdı daha hiç görmediğim bir dil ile neye varabilirdim ki zaten? Raflardan işime yarayabilecek kitapları toplayıp önüme dizip hepsini tek tek incelemiştim ama defterdeki yazıları çözebileceğim herhangi bir şeye ulaşamamıştım.
Kafamı masanın üstüne koyup düşünmeye başladım babam şekillerin anlamını öğrettiği gibi yazılarıda öğretmiş olsaydı keşke.
&
Ormanın içindeydim her tarafta yoğun bir sis vardı. "Kimse var mı?" diye bağırdım. "Kızım" "Baba? Baba nerdesin?" Sesler kesildi artık sadece ağaçlar, ormanı kaplayan bir sis ve ben vardım.
&
"Helen, Helen" Oturduğum yerden sıçradım uyuya kalmışım bana seslenen kişiye baktığımda bunun Ediz olduğunu gördüm ya senin kral işlerin yok mu? Beni niye uyandırıyosun. "Ne oldu?" "Askerler saatlerdir burda olduğunu söyledi uyuya kalmışsın." Evet onu bizde fark edebiliyoruz. "Uyumuşum alt tarafı beni niye askerlere soruyorsun ki?" "Arada kontrol etmek lazım seni belki beni öldürme planları falan yapıyorsundur belki a unutmuşum senin saraylar ile işin olmazdı değil mi?" Laf mı soktu bu şimdi bana. "Evet, en azından senin sarayında işim olmaz." Sustu anca susarsın zaten.
"Şimdi sen kralsın ya." "Fark etmene sevindim." Köşedeki koltukta oturmuş kitabını okuyordu "Kral olduğun içinde zeki olman lazım yoksa nasıl yöneticeksin ülkeyi." Her zaman ki 'ne diyorsun' bakışını attı bu bakışı sevmiyorum. "Bu defterde anlamadığım dilde bir şeyler yazıyor kitaplarda bunlarla alakalı hiç bir şey yazmıyor ve ben ne yazdığını çok ama çok merak ediyorum." Kitabını kapattı "Ve benimde bu dili bildiğimi düşünüyorsun." Ben demiştim zekidir diye. "Tam olarak öyle."
Masanın karşı tarafına oturmuş defteri inceliyordu. "Eee tanıdık geldi mi bu yazı yoksa zeki görünmek için mi bakıyorsun?" "Bu dili biliyorum." "Ne diliymiş bu?" "Eskiden Grifftalya'da önemli kararlarda kullanılması için sadece kendi aralarında anlayabilecekleri bi dil bulmuşlardı bu sayede başka biri önemli şeyleri okuyamıyacaktı bu dili bulan kişi ise benim dedem." Vay be dedesine bak ama büyükannem ve bu dilin bağlantısı neydi? "Eee ne yazıyor peki?" Sustu sustu "Önemli bir şey yazmıyor." "Ama merak ettim." "Sonra çeviririm sana." Sandalyeden kalktı camın önünde duran koltuğa oturup kitabını okumaya devam etti "Sırf bana inadına çevirmiyorsun değil mi!" "Sana neden inat yapayım kitap okuyorum görmüyor musun?" Tabi tabi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİFTTALYA KRALLIĞI
Fantasy"Büyükanne" bağırdım fakat bağrışlarım fayda etmedi çünkü evde kimse yoktu. Bir kayıp ve onu bulmaya çalışan Helen'in kendisini hiç bilmediği bir evrende bulmasının hikayesi. Gerçekler acıtabilirdi. Peki ya Helen bu kadar güçlü müydü?