Güneşin belirdiği saatlerde herkes hazır bir şekilde harekete geçmeyi bekliyordu. "Şans bizimle olsun."
Periler uçarak yola koyulsada Ediz bunu yapamayacağı için onunla beraber Grift ile devam edecektik yola periler nerde durup ne yapması gerektiklerini biliyorlardı.
Biz saraya vardığımızda ilk işimiz mahzendeki tutsakları serbest bırakmak ardından kendi kalemizi geri işgal etmekti daha sonraki hedefimiz ise Aral'ın karşısına dikilmek olacaktı.
Grifte bindiğimde elimi Ediz'e uzattım. "Beyaz atlı olmasada prensesin seni kaçırmaya geldi." Bana göz devirerek arkama bindi.
Grift benim dostumdu bu yüzden Ediz kullanamazdı at ise fazla dikkat çekerdi ama grift tehlike anında saklanabilirdi.
Karşımıza kocaman bir nehir çıktığında bunu hesap edemediğim için kendime kızdım sonuçta biz diğerleri gibi uçmayacaktık sanırım peri güçlerimi kullanmanın zamanı.
Suyun gücü bizim için yol aç.
İki elimi de nehire uzattığımda ellerimi zıt yönlere götürerek suyu ikiye ayırdım. "Hadi güzelim geç burdan su bize zarar vermeyecek." Grift beni anlamışçasına su yüzünden çamurlu olan topraktan geçti karşıya geçtiğimizde suyu eskisi gibi serbest bıraktım.
"Şu güçlerini kullandığımda ayrı bir havalı oluyorsun." Ediz'e omzumun üstünden bir bakış attım. "Savaşa gidiyoruz sonra översin beni."
Açıklık bir alana geldiğimizde daha temkinli olmaya başladık at kişnemeleri duyduğumda Ediz'e döndüm. "Sende duydun mu?" Keskin bakışlarla etrafı inceliyordu. "Evet fazla uzakta gibi durmuyorlar." Ne yapabileceğimi düşündüm önümüzü kapatacak bir şeye ihtiyacımız vardı aklıma gelen şey ile griften indim.
"Ne yapıyorsun?" "Sessiz ol." Ellerimi toprağa koyduğumda bizi idare edecek kadar sıralı ağaçlar büyütmeye çalıştım. "Hadi beni utandırmayın."
Topraktan fidanlar çıktığında gülümsedim başarmıştım.
Fidanlar büyüyüp uzunca ağaçlar olduktan sonra grifte tekrardan bindim ama işimi şansa atamazdım büyükbabamdan hatırladığım büyünün sözlerini söyledim "Umzeik"
"Neden ilk görünmezlik büyüsünü yapmadın?" Salağım çünkü Ediz. "Kontrolümü kaybedersem birden ortaya çıkmayalım diye." Anladım dercesine mırıltılar çıkardı bizde yolumuza devam ettik.
"Sence hala o mahzende mi tutuluyordur?" Tan'dan bahsediyordum.
"Unmaktan başka çarem yok."
"Ne olursa olsun onu ve diğerlerini bulacağız."
"Tek korktuğum geç kalmış olabileceğimiz."
"İçimde iyi bir his var."
Omzumun üstüne bir öpücük kondurdu. "Umarım hislerin doğru söylüyordur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİFTTALYA KRALLIĞI
Fantasía"Büyükanne" bağırdım fakat bağrışlarım fayda etmedi çünkü evde kimse yoktu. Bir kayıp ve onu bulmaya çalışan Helen'in kendisini hiç bilmediği bir evrende bulmasının hikayesi. Gerçekler acıtabilirdi. Peki ya Helen bu kadar güçlü müydü?