"Günaydın büyükbaba." Kulübeden çıktığımda tanımadığım adamlar ile konuşan büyükbabamı gördüm.
"Günaydın meleğim." Kolunu omzuma atarak alnıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Hadi gel kahvaltı yapalım seninle." Seve seve bu teklifini kabul ettim.
"Torununu bulunca beni satmanı çok kınıyorum babacım." Nerden çıktığını bilmediğim teyzem yanımıza gelmişti.
"Yıllar sonra torunumu bulmuşum tabiki seni satacağım." Teyzem alınmış gibi yaptı ama güldüğünü görebiliyordum.
"İstersen evlatlık ver beni birde." Büyükbabam düşünür gibi yaptı. "Hmm yaşın geçti galiba." Kolunun altındaki bana göz kırptı.
Teyzemide kendine çekip kolunun altına aldı. "Uzun zamandır bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum." Bende, bende öyle.
Büyükbabamın kulübesine girdiğimizde üst kattan Ediz indi. Bu kadar uyumasına şaşmalı yorucu günlerdi bizim için.
"Günaydın." Diğerleri ona günaydın derken bende küçük bir "Günaydın." Mırıldanmıştım.
"Bugün kahvaltı benim elimden olacak." Büyükbabam kahvaltıyı hazırlamaya başladığında yardım etmek istesem de izin vermemişti. "Otur Helen bu görüntüyü her zaman yakalayamazsın." Teyzem beni zorla yanına oturtmuştu.
Yalan söyleyemeyeceğim bir aile tarafında şımartılmayalı uzun zaman olmuştu ve ben bunu özlemiştim.
Özellikle kendi ailem tarafından.
Kahvaltıdan sonra masada oturmaya devam ettik. "Şimdi ne yapacağız?" Aral'ı, olabilecek savaşı, Tan'ı ve diğer herkesi düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.
"Aral savaş istiyor." Bunu açıkça belirtmişti. "O zaman bizde istediğini veririz." İç çektim. "Ediz, Aral'ın kocaman bir ordusu oluşmuş ona göre çok az kişiyiz." Elinden bir şey gelmediği için kendini suçlu hissetiğini biliyordum.
O bir kraldı ve halkı tutsaktı savaşabilecek askerleri bile yoktu. "Peri halkı sizinle olacak." Ne ponçik adamsın sen yanaklarını sıkasım var. "Bunun için size minettarım bu iyiliğinizi asla unutmayacağım."
"Bir önemi yok bu topraklar hepimizin." Büyükbabam masadan kalktı arka tarafımızda duran küçük kitaplıktan bir kaç kitap alıp masaya koydu."Önce şu taş meselesini çözelim." Doğru ya taş boynuma bir tasma gibi bağlanmıştı.
Hepimiz birer kitap alıp incelemeye başlamıştık kitaplar fazlaca kalın olduğu için uzun sürecek gibi gözüküyordu.
&
"Yoruldum." En sonunda teyzem isyan etmişti ki haklıydı okumaktan gözlerim yuvalarından çıkacaktı artık.
Biz teyzem ile pes ederken büyükbabam ve Ediz hala okuyordu.
'Tamam arkadaşlar en çalışkan sizsiniz.'
Sus iç ses benim için uğraşıyorlar.
"Sanırım bir şey buldum." Üçümüzde pür dikkat Ediz'i dinlemeye başladık.
"Bu tür sihirli taşlar özel olarak hazırlanmış iksir ve sihirli sözler ile gücünü yitirir. Altında iksir için malzemeler yazıyor Kalender bey siz iksiri yapabilir misiniz?" Büyükbabam, Ediz'in elinden kitabı alıp iksir tarifini incelemeye başladı.
"Evet yapabilirim ama malzemeleri bulmak çok zor olacak." Düzelen moralim tekrardan bozulmayı başarmıştı.
"Çok mu zor?" Diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİFTTALYA KRALLIĞI
Fantasy"Büyükanne" bağırdım fakat bağrışlarım fayda etmedi çünkü evde kimse yoktu. Bir kayıp ve onu bulmaya çalışan Helen'in kendisini hiç bilmediği bir evrende bulmasının hikayesi. Gerçekler acıtabilirdi. Peki ya Helen bu kadar güçlü müydü?