Uyandığımda kendimi daha iyi hissediyordum banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstümü değiştirmiştim.
Hizmetli kadının dolaba koyduğu bir kaç parça kıyafet ile idare ediyordum.
Odadan çıkıp kahvaltının yapıldığı salona yürüdüm Tan ve Ediz oturmuş kahvaltı yapıyorlardı.
"Günaydın" "Günaydın Helen daha iyi misin?" Tan'ın dediği ile gülümsedim.
"Merak etme Tan iyiyim." Sandalyeyi çekip oturduğumda "Günaydın" dedi Ediz soğuk bir ifadeyle.
Böyle davranması çok saçmaydı.
Ona bir günaydın mırıldandıktan sonra kahvaltımı etmeye başlamıştım.
"Ediz bugün çevirmeye devam eder misin?" Yüzüme baktı.
"Öğrenmen gerekenleri öğrendin zaten." O ne demekti?
"Ben tamamını öğrenmek istiyorum öğrendiklerim seni alakadar etmez." Kahvaltısını etmeye geri döndü.
Sessiz kalıp yemeğine devam ediyordu.
"Ediz bana cevap ver." Sinirlenmeye başlıyordum bir kral olsa bile bu onu alakadar etmezdi.
"Cevabını verdim zaten Helen." Oturduğum sandalyeden kalktım.
"Bencil ukala pisliğin tekisin sana tek ailemi kaybettim dedim yardım istedim sense geçmiş karşıma öğrenmen gerekeni öğrendin diyorsun hiçbir şey öğrenmedim ben bu büyükanneme ulaşmamı sağlamayacak." Salondan çıkıp sarayın çıkışına doğru yürümeye başladım.
Köye inene kadar koştum.
Tan ile geldiğimiz yolu hatırlamaya çalıştım hala bir kaç köylü geldiğim günki gibi bakıyordu.
Ormana doğru ilerledim yürürken hala Ediz'e söyleniyordum.
"Küçük kız yine ormanda ha?" Sesin geldiği yöne döndüğümde Tan'ı gördüm.
"Evet bu seferde evinin yolunu arıyor." Bana yüzü düşmüş bir şekilde baktı.
"Hadi beni takip et seni götüreyim." Burukça Tan'a gülümsedim içimden bir ses gitmememi söylese de zihnim burda durmanın bir anlamı kalmadığını söylüyordu.
"Tan içimde sanki bir güç var ve bu beni rahatsız ediyor. Sence bu normal mi?" "Bilmem belki de sinirini atman gerekiyordu." Kafamı salladım.
"Siz ikiniz asla kral sözü dinlemez misiniz?" Tan ile aynı anda sesin geldiği yöne baktık bu Ediz'di.
Ona döndüğümüzde konuşmaya devam etti. "Tan'ı da kendine benzettin Helen." "Ne varmış bende?" "İnatçı söz dinlemeyen bir kızsın." "Evime gideceğim uğraşmak zorunda kalmazsın artık merak etme." Kollarımı göğsümde bağladım.
Yanımıza yaklaştığında konuşmaya devam etti. "Önce seni bir yere götüreceğim sonra hala gitmekte kararlıysan seni evine ben götüreceğim anlaştık mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİFTTALYA KRALLIĞI
Fantasy"Büyükanne" bağırdım fakat bağrışlarım fayda etmedi çünkü evde kimse yoktu. Bir kayıp ve onu bulmaya çalışan Helen'in kendisini hiç bilmediği bir evrende bulmasının hikayesi. Gerçekler acıtabilirdi. Peki ya Helen bu kadar güçlü müydü?